...ve gülücükler açıyorken
Mor salkımlı akasya bahçeleri
Rutubet işlemiş köhne zihinlere,
Avuçlarında sanrılar
Öteliyor insan olabilmeyi
Bir kırlangıcı bile duyabilemeyenin
İçinde ateşler korkusu hep
Hep bir yok etmeyle bütün
Hep bir kan kokusu ile bütün
Kan ile yoğurdukları var etmeleri
*
Sana bu zamanlardan bir eşsizlik bırakmak isterdim
Gözleri hep dolu dolu, ağlamaya yakın ama gülümseyen
Mavi bakışlı bir gök mesela, yüzü parçalı bulutlu
Gözleri bulutların arasından parlayan
Kış zamanlarında dingin ve sessiz okşarcasına
Başını kaldırıp baktığında, alnının ortasına
Berraklığını bırakan bereketli, sabırlı
Baharlarda kızılca kıyameti koparan, telaşlı
Doğmaya yakın sabırsız bir çocuk gibi
Debelenen, beyaz ve bazen siyaha çalan
Mavimsi, zamanı doğurmaya yakın bulutların arasında
Sana bu zamanlardan bir eşsizlik bırakmak isterdim
Bayraksız, topraksız insanların kendinde özgür
Özgürlüğünde barışkan, incinmemiş yaşamlar
...ve ötelenmemiş, örtülmemiş gerçekler sıra sıra
Dilinde kelepçesi olmayan ve renginde ve soluğunda
Ölümün sokaklarda ancak gizlenerek gezdiği bir köy mesela
Betonlardan arınık, fesleğenlerle buram buram kokan
Begonyalarla bezeli, rengarenk gökkuşağını kıskandırırcasına
Hiç durmadan adanan kurbanların, kurbanlarının kanlarının
Kanların taşıdığı kanalların olmadığı, bıçakların olmadığı
Silahların, doymak bilmeyen sanrıların olmadığı bir eşsizlik
Bırakmak isterdim, sende yeşerecek olan küllerimin arasında...
Reşat Öztoprak
Kayıt Tarihi : 2.12.2019 18:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!