ruhun tufanından esen umudun tasolarıdır fasanın fisoları merdiven köşelerinde soyulur çocuksu hayallerim sümüklü bir arkadaşım ortak olur geleceğime ‘kader nedir?’ diye bana sorar yaşadığım an hayatı umursamadan uykuya dalar ölü geçmişim bana kalsa gitmeyeceğim bir bardak suyun yanına ‘hayrat malıdır…’ diye içmeyeceğim ıslak yağmuru beni yöneten birisi var içimde aşk gibi beynime yüklenmiş duygular silgisi olsa tenimin siler üflerdim rengine çizdirmezdim kendimi marifetli ressamın zarifetli eline oyuncağı olmazdım Tanrı’ların ‘ruh’ der ‘ölüm’ diyemez önüme düşen çelişkili bakışlar bedelli amaleliğin yüzüne vurur siyah kart tozunu çekince içime boğazımda gıcık yapar yan odalar kalemleri yemin eder çam kokulu masalarında o yürüyünce sen durursun sistemin kokusu çıkar koltuk altından davetiye burnundan girer içeriye ölüm korkusu yerde ayak izleri vahşi kapitalizmin meyvesi hala dalımda durur açlığımın
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta