Umut dediğimiz şey gönlümüzün güneşi
Yalnızca o söndürür içimdeki ateşi
Gönül ordularının önde giden serdarı
Sonsuzluğa açılan kapının anahtarı
Umut bittiği yerde ömür bitmiş demektir
İksiridir hayatın, diriliştir, emektir
Gönül sofralarına aşkı buyur etmektir
Bir kuru nefes için dağ taş aşıp gitmektir
Son nefes bitene dek, umut aşkı kovalar
Şen olur yaslı gönül, çiçek açar yuvalar
Yaramaz çocuk gibi peşi sıra koşturur
Sığmaz ele avuca, yürekleri coşturur
Umut deyip de geçme, yakıtıdır bedenin
Tükenmiştir umudu sonsuzluğa gidenin
Bizi hayatta tutan iksir umutmuş meğer
Umudun bittiği yer, hayatın bittiği yer…
İçimdeki boşluğu dolduran cevherdir o…
Karanlıkları kovan gül yüzlü seherdir o…
Yola koyulmak için ondan alırız komut
Bu hayat gemisinin pusulasıdır umut
Tünelin ucunu gör, umutsuzluktan kaçın! ...
Hafakanlar basmadan umuda yelken açın! ...
Karanlığın üstüne güneşle doğar umut…
Kötümser hissiyatı yok eder, boğar umut…
Şen eyler gönülleri, umut cilalar aklı
Darağacında bile umutlu olan haklı…
Umut çölde bir damla, iksiridir hayatın
Kötümser hissiyatı hayatınızdan atın! ...
Geceye doğan aydır, umut bir çiy damlası
Gönlümün kıblegâhı, duyguların en hası
Balıkçı için umut sularda, ağlardadır
Bir çoban için umut, yeşeren dağlardadır
Kimi pek tamahkârdır, kimi yetinir azla
Herkesin umudu var; kimi az, kimi fazla…
Bazen sonbahar, kışta; umut bazen yazdadır
Mazlumun duasında, masumca niyazdadır
Umut saklar kendini yokuşların başında
Yeni doğmuş bebeğin saklıdır gözyaşında
Lokman Hekim misali, dermandır her bir derde
Aramasını bilen umut bulur her yerde…
Umutlar gözyaşıyla yürekte filizlenir
Nazlı bir sevgilidir, Kaf Dağı’nda gizlenir
Umut âb-ı hayattır, kalbi besleyen kandır
Teni uçuran kanat, bedenimizde candır
Umut yol arkadaşı, cümle derde devadır
Kemik içinde ilik, soluduğum havadır
Gönül fırınlarında umut ekmeği pişir! ...
Aşkın yelkenlerini umut yeliyle şişir! ...
Ateş denizlerinde mumdan tak örmelisin
Tank namlusundan bile umudu görmelisin
Aşk zımparasıyla sil, yüreklerin pasını
Yalçın dağlardan aşır umut arabasını! ...
Kapkaranlık geceye doğan mâhımız umut…
Bu dünya gurbetinde tek silahımız umut…
Umut kursağımızda sıcak somun ekmektir
Umutsuzluk hayatın çilesini çekmektir
Gönlün çoraklarına umut tohumu ektik
Dünya yüzünde en çok umutsuzlardan çektik
Ömür arabasının boşalmadan freni
Umut istasyonunda kaçırma son treni! ...
Umut yavuklumuzdur, umut gönülde yârdır
Zemheride güneştir, temmuz ayında kardır
Umut ufkun ardında aydınlığı görmektir
Sevgi bahçelerinde namluya gül sürmektir
Kayıt Tarihi : 26.10.2016 17:48:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Nihat Malkoç](https://www.antoloji.com/i/siir/2016/10/26/umudun-rengi-11.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!