Kerkük'lü Türkmen bir baba ve Kürt kökenli bir Anadan olma Ahmed Arif, 21 Nisan 1927’de Diyarbakır’da doğdu. Asıl adı Ahmed Önal’dır. Ortaokulu Şanlıurfa’da, Liseyi Afyonkarahisar’da yatılı olarak okudu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü öğrencisiyken iki kere meşhur TCK 141'ye muhalefetten tutuklandı. 1940-1955 yılları arasında değişik dergilerde yayınladığı şiirlerinde kullandığı kendine has lirizmi ve hayal gücüyle Türk edebiyatındaki yerini aldı. Türkçe’yi en iyi kullanan Şairlerdendir.
Şiirleri; Beraber, İnkılâpçı Gençlik, Meydan, Militan, Kaynak, Seçilmiş Hikâyeler, Soyut, Yeni a, Yeni Ufuklar, Yeryüzü dergilerinde yayımlandı.
Şiirlerinde ezilen insanlardan yana kesin tavır koyarak, hayatın karmaşası/kuşatması altında yeryüzüne dağılmış tüm ezilenlerin/mazlumların/ötekileştirilenlerin kardeşliğine özel vurgu yapmıştır. “Hasretinden Prangalar Eskittim” adlı kült kitabı 1968'de yayınlanan şair, Ankara'da yalnız yaşadığı evinde 2 Haziran 1991’de geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.
Toplumcu gerçekçi şiirimizin sayılı/saygın ustalarından birisi olan Ahmed Arif, yaşadığı Coğrafyanın aydın sorumluluğunu/duyarlılığını üzerinde taşıyarak, halk kaynağındaki oral/özgün sesini yitirmeksizin, lirik, epik, ve koçaklama tarzını kusursuz bir kurguyla kullanmış, özgün, tutkulu, ezgisel, çağdaş şiirler yazmıştır. Adalete, eşitliğe, kardeşliğe olan sarsılmaz umudunu/özlemini yalınlık ve gerçeklikle harmanlayarak lirizmle birlikte başarıyla yansıtmıştır…
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Gerçekci kişiliği taktir edilir..Başarılar güzel çalışma..
Emeğe takdir ve teşekkürle; öptüm ben de evdeki Ahmet Arif'i kara gözlerinden. Allah bağışlasın...
Derli toplu ,Ahmet ARİF'i tanıtmak için daha donanımlı bir çalışma olarak değerlendiriyorum.Başlı başına bir eylem/duruş adamıydı ;bir muhalifti,bir yurtseverdi Ahmet ARİF.
Yaşamı boyunca ilkelerinden hiç ödün vermekszin yaşadı ve gitti.
Geride Adiloş Bebe'ler bırakarak.
Işıklar içinde yatsın.
Paylaşıma teşekkürler Değerli AKDAĞ.
Erdemle.
Sus, kimseler duymasın,
Duymasın, ölürüm ha.
Aymışam yarı gece,
Seni bulmuşam sonra.
Seni, kaburgamın altın parçası.
Seni, dişlerinde elma kokusu
Bir daha hangi ana doğurur bizi?
Ruhum... Mısra çekiyorum haberin olsun.
Çarşıların en küçük meyhanesi bu,
Saçları yüzümde kardeş, çocuksu.
Derimizin altında o ölüm namussuzu...
Ve Ahmedin işi ilk rasgidiyor.
İlktir dost elinin hançersizliği...
Ağlıyor yeşil.
Rüya, bütün çektiğimiz.
Rüya kahrım, rüya zindan.
Nasıl da yılları buldu,
Bir mısra boyu maceram...
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
Bilmezler nasıl sevdik,
İki yitik hasret,
İki parça can.
Çatladı yüreği çakmaktaşının,
Ağıyor gökkuşaklarının serinliğinde
Çağlardır boğulmuş bir su...
Ağıyor yeşil.
Ahmet Arif..
Emeğinize yüreğinize sağlık. özenle hazırlanmış. Saygılarımla..
Güzel ve gerekli bir inceleme...Saygılarımla
Eserlerinde insan odaklı olması,toplumsal verilerin göz önünde bulundurulması,kültürel zenginliklerin varlığını kabul ederek,insanlığın ortak mirası olduğu,insanların yaşamının zorluklarının göz önünde bulunduran üstadı anlatmanız ayrı bir keyif tadında olmuş.kutlarım.
güzel emekli vefalı bir çalışma olmuş.
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta