Umudun Dansı (Diyarbakır)

Yunus Bingöl
30

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Umudun Dansı (Diyarbakır)

Zaman tünelinde yeşerip dal, budak salıyordu şehirlerin padişahı
Eskimiş türkülerde hayat buluyordu meydanlar, sokaklar
Kaldırımlarda mendil satan çocukların bakışında aralanıyordu sevdan
Bembeyaz kadehlerde hasretler sana geliyor, ey şehirlerin padişahı
Can buluyor güvercin bakışları, sende

Ulu Cami avlusunda ağlıyor zaman ve, mekanlar
Bembeyaz sevdalar kül oluyor, simsiyah kâğıtlarda
Ya da çingenelerin simsiyah bakışlarında

Kâğıttan gemiler yapıp, Dicle’nin boz bulanık sularına salardım
Ey Dicle! Hem kâğıttan gemilerimi
Hem de kalbimi yaktın
Ey Dicle! Bir yanın hain
Diğer yanın sımsıcak bir dost

Uzatsam başımı Dicle’nin hasretten kavrulan kollarına
Dicle’nin kalbine bir parça mavi bulut sunsam
Bir parça kiremit rengi çığlık koparsam Dicle’nin göğsünden
Ah Dicle seni unutmak bir hançer yarası
Bir kayboluşun kahredici sancısıdır

Dicle’nin hasreti kıvrım kıvrım salınır, Karacadağ eteklerinde
Ve güneşin gözbebeklerinde
Ya Rabbim, bu ne muhteşem sevda
Ve dert ki, anlatamam

Zaman tüm şiddetiyle kendi kırbacını vurur Karacadağın alnına
Karacadağ soluk soluğa ah eder
Karacadağın ‘ah’larına kırmızı karanfiller takılır
Yine de zamanın kırılan
Ve ufalan suratına, elmas gibi kıymetli gülücükler savurur Karacadağ
Ey göğsünde kendimi unuttuğum dağların padişahı Karacadağ
Ey ihanetlerin susturulmuş tanığı
Söyle kaç kişinin elleri dokunur, senin yemyeşil gözlerine

Ey soylu
Ve heybetli sevdam
Tarihin lanetli
Ve iğrenç sayfalarına hapsetme kendi gururunu
Ve onurunu
Ve de özgürlüğünü

Bir namus gibi
Ben de seni namusumsun diye sevdim
Seni sevmek namus işçiliği
Ve namus kahramanlığıdır

Dağkapı meydanında, alafranga
Fötr şapkalı bir rüzgâr kendi ellerini uzatır, Diyarbakır’ın kalbine
Biraz ileride bembeyaz bir sevda şahlanır
Simit kırıntılarıyla beslenen güvercinler gülüyor
Ve çaylarını yudumlayarak keyifli sohbetler ediyorlar cami avlularında

Zaman tünelinde yeşerip dal, budak salıyordu şehirlerin padişahı
Eskimiş türkülerde hayat buluyordu meydanlar, sokaklar
Kaldırımlarda mendil satan çocukların bakışında aralanıyordu sevdan
Bembeyaz kadehlerde hasretler sana geliyor, ey şehirlerin padişahı
Can buluyor güvercin bakışları, sende

Ulu Cami avlusunda ağlıyor zaman ve, mekanlar
Bembeyaz sevdalar kül oluyor, simsiyah kâğıtlarda
Ya da çingenelerin simsiyah bakışlarında

Kâğıttan gemiler yapıp, Dicle’nin boz bulanık sularına salardım
Ey Dicle! Hem kâğıttan gemilerimi
Hem de kalbimi yaktın
Ey Dicle! Bir yanın hain
Diğer yanın sımsıcak bir dost

Uzatsam başımı Dicle’nin hasretten kavrulan kollarına
Dicle’nin kalbine bir parça mavi bulut sunsam
Bir parça kiremit rengi çığlık koparsam Dicle’nin göğsünden
Ah Dicle seni unutmak bir hançer yarası
Bir kayboluşun kahredici sancısıdır

Dicle’nin hasreti kıvrım kıvrım salınır, Karacadağ eteklerinde
Ve güneşin gözbebeklerinde
Ya Rabbim, bu ne muhteşem sevda
Ve dert ki, anlatamam

Zaman tüm şiddetiyle kendi kırbacını vurur Karacadağın alnına
Karacadağ soluk soluğa ah eder
Karacadağın ‘ah’larına kırmızı karanfiller takılır
Yine de zamanın kırılan
Ve ufalan suratına, elmas gibi kıymetli gülücükler savurur Karacadağ
Ey göğsünde kendimi unuttuğum dağların padişahı Karacadağ
Ey ihanetlerin susturulmuş tanığı
Söyle kaç kişinin elleri dokunur, senin yemyeşil gözlerine

Ey soylu
Ve heybetli sevdam
Tarihin lanetli
Ve iğrenç sayfalarına hapsetme kendi gururunu
Ve onurunu
Ve de özgürlüğünü

Bir namus gibi
Ben de seni namusumsun diye sevdim
Seni sevmek namus işçiliği
Ve namus kahramanlığıdır

Dağkapı meydanında, alafranga
Fötr şapkalı bir rüzgâr kendi ellerini uzatır, Diyarbakır’ın kalbine
Biraz ileride bembeyaz bir sevda şahlanır
Simit kırıntılarıyla beslenen güvercinler gülüyor
Ve çaylarını yudumlayarak keyifli sohbetler ediyorlar cami avlularında

Yunus Bingöl
Kayıt Tarihi : 19.1.2008 00:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Yunus Bingöl