Umudu mu ağlatıyor bu esaret beni mi? .. Bir günah... Bin suç ve hep cehennem mi? .. İmtihan mı emanet edilen, veya benlik mi taşınan... Yasak olan cennet mi yoksa yenilecek meyve mi? .. Olmasa olmaz mı? ..
Sabır öğrettiğim insanlar taşa döndü bir bir kalbimde... Samimiyeti kalmadı sözün, isimsiz eşyalar yakama yapışırken, çamura düştü ruh... Güven öldü sonra taş bağrımda... Ölüm sonsuzluğu öldürdü, cehennem başladı şimdi bu dünyada...
Pişmanlığım perişan etti gölgemi.. Bir salyangoz sakinliğinde tutundum hayata yumuşakça... Hani; sevdanın zor olanı düşmüştü ya Züleyha’ya, ben de Yusuf gibi durdurulmak istedim tövbelerimle... Barış istedim hayatımı hapsettiğim kelebek kafesinde... ve vazgeçtim üç günlük dünyadan...
Yinede güvenmedi sınırlar bana bu çemberde... Süründüğüm gündüzde ve öldüğüm her gecede... Ben şimdilerde, nefes alıp veriyorum işte içinden çıkamadığım büyük bilmecede...
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta