Geniş zaman ayarında yitiriyorum / gençliğimi.
Her harfin katili, her duanın sitemli yalnızlığına bürünüyorum.
Önünde duruyorum,
Artık yağmurdan kaçamayacak gölgemin,
karanlığına tutunuyorum.
Tanrının eli değmiş gibi kapanan kapılarda,
Yemin edecek kadar sanki inanıyorum.
Her mevsim göç edecek bulutlarla geliyor şehrin üstüne.
İçinde direnen, düşmeye hazırlıksız, bir bahar meltemi...
Sonra kendimden kaçıyorum,
kendime bile yetemediğimi anlıyorum.
Bu suskunluk ve sonrasında ki nedir bu iç uğultu?
Hayat verdiği kadarıyla mı sınıyor insanı?
Talih denilen olayın tarihine sıkışıp kalmak mı oysa..
Yaprak düşmeden dalından,
anladım tekrar yeşermeyecek...
Keşke bir çocuk uykusu olsaydı / gözlerimde.
Geçmiş zaman acılar biriktirmeden,
gülmeyi öğrenebilseydim.
Büyümeden anlamalıydım gözlerinden,
seyrine dalıp dalıp çıkarmalıydım kendimi...
Yani dünyanın uykusundan uyandırmalıydım beni.
Yitirmeden zamanın en büyük kıymetini...
Geçmeden bulutlar üstümüzden,
ve bir yaprak düşmeden dalından,
anladım ki umudu iliştirmeliyim,
bir çocuğun gülüşüne...
Kayıt Tarihi : 21.4.2019 19:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!