hiç bir şey tesadüf değil....rüya gerçeğin ta kendisi...uçurum başlarında açan çiçeklerin ne günahı var.....uçurum ayaklarının altına konulmuşsa....ve ben sehpaya yürüyorsam aşıksam uslanmıyorsam.....her seferinde inadına diyerek adımlıyorsam tüm yolları...nereye gittiği önemli değil yürüyorsam....tomurcuk durmaya karar vermişsem kuru bir dalda....özümsemişsem özüne inmişsem çözmüşsem şifresini hayatın....mayın değil bir sevdaysa üzerine basınca patladığım....kolumun bacağımın yokluğuna alıştırmışsam kendimi....ve seni de inandırmışsam ölüme....beyaz bir melekse suya çizdiğim...gögün maviliğine aldanıp kuş olmak istemişsem bir mavzerin ucunda...önce kanatlarımdan vurulmuşsam sonra koparılmışsa başım.....ve kaybolup gitmekteysem filistinli bir çocuğun bakışlarında......zulmü taş ile dövüyorsam yahut tutulup bir köşede dövülüyorsam....pekala cehennem burada cennet nerede diye soruyorsam ve susuyorsan sus pus oluyorsan...dilsizsen körsen...duyamıyor göremiyorsan....ve sana bir tek soru sorsam cevap verebilirmisin......hala umurundamıyım.....
bir dal gibi tutunabilirmiyim sana....yada kırılırmısın ben tutununca....bir yıldız gibi kayarmıyım bakışlarından.....bir dilek bir umut olurmuyum içerdekine.....çentik çentik kanatırmısın beni tırnaklarınla...acının içinde sevdam olabilirmisin......umabilirmisin beni bir bahar vakti kekik kokan bir kırda.....ilk sevdiğim ilk özlemim ilk hasretim ilk ve son sevdam olabilirmisin bir dokunuşta..
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta