Ben Çoruh’un kızıyım
Ömrümüzde tıpkı tabiat gibi mevsim mevsimdir.Her mevsim bir birini takip eder, atlamak ne mümkün ! Bizlerde ömrümüzün beşinci mevsimi ve dördüncü cemresindeyiz.Ama sormadan geçen zamana ve yıllara inat yaşamalıyız ömrümüzün sayılı yıllarını.Okyanuslar gibi dalgalı, deli uslanmayan gönlümüzün sesine uyalım ,seherin tan vaktinde uykuları haram edip çıkalım dağlara. İkiz Sitare Dağ’ının zirvelerinden kardan dondurma yapıp yerken ,Yasemen ve Bülbülen yaylalarından çiçekler toplayalım deste deste ...
Önce yapraklarımdan
Sonra da filizlerim derken,
Dal dal ayrıldım ben benden ,
Ve soyuldum iliklerime misali…
Kabuğumdan ben,
Ben yalnız ve korumasız kaldım işte.
Adını ne koyalım bunun,
Haksız olan dünyada,
Hak arama sakın,
Görmeyen göze..!
Göz, gönül olma sakın,
Alıştın sen ,
Evet ,alıştın gölgen gibi
Peşinden koşmama.
Kök sarmaşıklar gibi sarmaya.
Gözünün ışığı olmama,
İri ,koyu kahve mi desem yoksa kehribar mı desem bir çift göz,
Donuk ,soru sorar gibi ve derin karanlık kuyularda birini arar gibi ,
Dehşetli ,ürkek bir bakış fırlatıyor yuvalarından.
Sanki bir katliama tanık olmuş.
Aramalıyım seni
Umudumu yitirmeden,
Bilinmeyeni bitirmeden,
Hep umut ederek,
Düşler kurarak…!
Deli uçuk,çekirgelerle konuşan,
Kurbağa ile zıplayıp yarış yapan,
Gölgesinde bile renk arayan mavi ya da lila gibi,
Eğilip de derede su içen ,gölgesiyle kavga eden,
Vardım gönül dağın yücelerine,
Engin ol sen vakit erken dediler.
Lutuf buyur varam yanına dedim,
İnan sen çok toysun daha erken dediler.
Geceler, zehir zemberek soğuk gibi,
İliğime kadar işleyen zalim geceler.
Geceler ayaz , yok mehtabın ışıltısı.
Uzun bitmez, bir türlü olmaz sabah.
Kadın gibi kadın olup,
Kadınca sevmeyi bilemedik.
Ne yönümüzü bildik,
Nede yolumuzu belirleyemedik ki,
Ben bir kemanın teli olayım,
Sende arşesi,
Her keman çalışında, dokunuşun gibi,
Hücremle evreninde müziğini çalayım..!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!