Annemin topuklu ayakkabılarını giydim,
Olmaz!Büyüyünce...
Babam gibi traş olmak istedim,
Olmaz!Büyüyünce...
Abimin gözlüğünü taktım,
Ablamın rujunu sürdüm,
Deniz gözlüm diyor ablam bana.
Dün ilk kez gördüm denizi,
Daha bir sevdim ablamı.
Bir ,iki, üç, dört,
Gözleri kapalı yaslandı duvara.
Saydı beş,altı,yedi ,sekiz,
Gündüzümü aydınlatan Güneş!
Gönlümü de,yüzümü de aydınlattın.
Gözden kaybolurken altın ışıklarınla,
Dağların arkasına atar mısın kötülükleri?
Karanlık boyarken geceyi az sonra,
Gittiğin yerdeki kardeşler selam söyle...
Hava çoook sıcak olur, bunalırsa her şey. Çocuk bundan güneşi sorumlu tutarsa, gözlerini kısıp onunla konuşmaya çalışırsa, söyledikleri benim kalemimle şöyle sıralanır. Birlikte ‘Güneşe Mektup’ yazılır.
Sevgili Güneş,
Dağların arkasından inip giderken,
İpek yumuşacık,zarif bir kızdır.
İnci gibi dişleri parlar her gülüşünde.
Bu incilerden biri haber vermeden,
Asma kütüğüne sokulmuş bekliyordu,
Onu dedem alıp sepete koydu.
Bekletip bana gösterecekmiş;
Evini kim böyle yaralamış?
İnanıyorum, çok canın yanmış.
Birkaç yaprak yiyip gidecekken, hep kovdular seni bahçelerinden.
Şaşıyorum şu büyüklere,
Savaşı sevmiyoruz diyorlar
Benim adımı ‘Savaş’ koymuşlar,
Dalgaların sesi tuz kokar mı?
Mevsimlerin yeri değişir mi?
Bir martı kedi gibi miyavlarken
Kedi kanatlanıp uçar mı?
Bulutlar yatak olsa
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!