ÜMMETİ BİTİREN HASTALIK TEFRİKA
Vahdetten eser yok bir avuç halkın içinde!
Post üstüne hem kavgasının hepsi nihayet
Halamı boğuşmak! Bu ne gaflet ne rezalet
(Mehmet Akif Ersoy)
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Tebrikler!
Allah c.c. tefrikadan ümmet-i Muhammedi muhafaza buyursun.
Büyük bir emeği olan eserinizi tam puanla selamlıyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum.
100+listem.
Selam ve dua ile.
Saygıdeğer hocam, Allah kaleminize ve kelamınıza gücü kendi katından bir ruhla desteklesin. Sevgi, saygı ve hürmetlerimle...
Önder GÜL
Tebrikler Üstadım!
Hz. Allah kalemizi keskin, okuyanlar üzerinde tesirini halk etsin.
Üçüncü tam puan bizden..
100+anto.
Selam ve dualar...
'...İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah'ın tarafında olanlardır'
Onun tarafı ise islamdır.Ne mutlu olabilene..
TEBRİKLER...
Emeğine sağlık değerli dostum. Çok güzel bir emek eseri. tşk ederim Sevgiyle kalın
Emeğine sağlık değerli dostum. Çok güzel bir emek eseri. tşk ederim Sevgiyle kalın
Gerçekten bilgilendiren emek verilmiş bir yazı olmuş. Satır satır iyice okuyup anlamak gerekiyor. Yüreğinize sağlık.
ÜMMETİ BİTİREN HASTALIK TEFRİKA
Vahdetten eser yok bir avuç halkın içinde!
Post üstüne hem kavgasının hepsi nihayet
Halamı boğuşmak! Bu ne gaflet ne rezalet
(Mehmet Akif Ersoy)
Aynen öyle hocam teşekkürler
Nice mürit müridan erbâb olayın der
Postu nişin sahibi hem zât olayın der
Kisve-i dervişanda sanır, olmayı abâd
Ömrü geçirip kaâl ile, azâd olayın der.
Ekrem Nalbantlı
Selamlar Hocam
Başka bir yazınıza yorum yazmak için sayfanıza girdim.
Bu yazıyla karşılaştım.Yüreğinize sağlık hocam.Bu ümmetin en büyük hastalığına parmak basmışsınız.
Bizim üç düşmanımızdan biri olarak sayılan 'tefrika,bölücülük,fitne,fesat'İslamın en büyük düşmanı dır.
İç ve dış düşmanlar bunu fırsat bilip bizleri birbirimize düşürüyorlar.Bunlara fırsat vermemek için,bizleri birbirimize bağlıyan dini ve milli rabıtalar o kadar çok ki,bunları devreye sokabilek,bu milletin birlik ve beraberliği kardeşliği sağlanacaktır.
Emniyetin sağlanması da buna bağlı.İttihat sağlamak için.siz daha iyi bilirsiniz ve yukarda bahsettiğiniz gibi,
teavün,
tesanüd ve de
uhuvvet düzeninin iyi sağlanması gerekir.
Bunu kim yapacak?
Allaha inanan,
Nasıl yapacak.?
Yol belli :Kuranın ve onun uygulayıcısı olan başta Peygamber efendimizin yol ve metod tarzıyla,yaşantısıyla ancak bunlar sağlanabilinir.
Bunun içinde önce Allaha sağlam bir iman,itikad,bilgisini sağlayacak ilim.
Resule imanın ve de sevginin bağları sağlam olmalı,kaynaşım,yardımlaşma,sıkı irtibat bu tefrikayı kökünden kazıyacaktır.
İnsanlarımız okumuyor,okuyanda bildiğinin zekatını vermiyor.Verende ihlasla bu işi yapmıyor.
Geçim kaynağı yapmışsa tesiri olmuyor ,siysette bu işin içine girmişse,art niyetle bakıyor,peşin hüküm verip önüne bir set çekiyor.
Hizipcilik ,fitne,gıybet,dedikoduyla yeşeriyor.Kardeşlik ve birliğimiz yara alıyor.
Allah birlik ve dirliğimizi korusun diyelim elbirliği gönül birliğiyle yapıcı olalım gerisini Rabbime bırakalım.
Benden 10 puan.Listeme aldım
Saygılar sunarım
Osman Karahasanoğlu
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta