Bir köşede büzüşmüş bir güvercin
tüketmiş ömrünü bükmüş boynunu
geçmişin muhasebesini yapar gibiöylece
titrer penceremin önünde
ıslak bir kedi yavrusu doğar doğmaz başlamış çilesi
nerede kimbilir annesi
kalçasını sürüklüyor karşı kaldırımda
yapayalnız kimse yok yanında
uyuz çelimsiz hasta bir köpekcik
iğrenerek bakanlara aldırış etmiyor alışmış
kıstırmış kuyruğunu acılarıyla baş başa
kalmak ister gibi keskin feryatlarla
kaybolur karanlıkta
yalnızlık....bitmeyen yalnızlık
kalplerde gizli sırlar
feryad figan zamanlı zamansız
işte tükendi ömür vuslat nezaman
ne ümitlerle uyanır kurtkuş güne
kaçı bulur aradığını bu zalim kubbede
yıllar çözümsüzlüğe bir düğüm daha atar
dertler tesbih gibi dizilir ümit kesilir boyun bükülür
kelebek kozalağı misali dışa kapalı içe dönük yaşarsın hayatı
ne zaman kozalak yırtılır öldüğün gündür ogün
kısacık bir gündür ömrün
cennete kanatlanır gökkuşağının yedi rengi
kanatlarıyla belkide aradığı ordadır kim bilir
vel hasıl sanki yolun sonu yakın
rabbimin vermediğini kim verebilir
yaradanın tutduğunu kim azad eder
özlemlerinide al gel der azrail
bir berduş ölmüş derler sokak kenarında
tinerci derler toplayıcı derler dilenci derler
bilmezlerki ne deryalar göçtü gitti
heybelerinde ne sırlar götürdüler
mezar taşları ah omezar taşları
ne sessiz çığlıkların kaynağıdır duymak için kulak ister
her birinin ayrı ayrı anlatacakları var
hepsinin bir leylası bir mecnunu var
hayat bu diyelim dertsiz başmı ola berat yeter
artık inleme gencecik aşıklara ümitsizlik yükleme
ne gelirki elden kısmetten öte bekleme
şükür engüzel nimet allah aşkına biraz sabret
Kayıt Tarihi : 12.1.2009 12:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!