Düşlerime kelepçe olur yokluğun
Ve öksüz bıraktığın bu acılar
Hüzünlerim usulca çoğalıyor dipsiz kuyularda
Soluksuz kalıyorum çocukluğumdan kalma hayellerde
Ruhum olay mahallini terk edip giderken
Farklı yüreklerde uslanan ölü yalnızlıkta iken
Gözyaşlarımı tek başına kurutmaya alıştım
Uykusuz geceler beni boş bedenlerin içine alıp,
Fısıldasa da her gün intihar odasına
Kirpiklerine kurduğum idam sehpasında
Hayallerimi gömen kaderimle de barıştım...
Duydum ki iki yara arasındaki mesafe ismim kadarmış
Ve öğrendim ki darağacına asılan ölü hayellerimmiş
Her kör gece önüme sunuyor ölü sabahları
Anladım ki el yordamıyla aradığım gıyabında vurulan gençliğimmiş
Düşün ki kullanım süresi dolmuş içime çektiğim her soluk
Aklımın en ücra yerinde çırpınan kuşlar
Kanatları bir kursağıma bir gönlüme çarpıyor,
Düş kırıklığı yaşıyor dizlerimde, uyurken zaman
Kader yol alıp yıkılmış yanımın üzerine eriyor.
Apansızca gülmek istiyorum uzun ve kendimce
Eylül'ün serinliği düşüyor yürek kırıklarıma,
İstanbul yağmurlu, ıslak gözlerim gibi.
Yabancı bir masalın acısı işliyor iliklerime.
Çünkü çocuk kalmakta tercih değil, büyümekte.
Ruhumun yorgunluğuna belge verseler,
Sahibinden kiralık hayaller sunuyorum
Yüreğime yabancı bildiğim gökyüzünden
Yaz mevsiminde üşür kapımda kaldırım taşları
İliklerimden ölüme uzanan geceler gibi.
Acısı dindi derken,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!