Özlemi bir başka kokuyor bu kadının,
Teni bir başka..
Papatya güzelliği yüzünde.
Denizde ki dalga misali serin bakışları,
Çölde ki güneş kadar sıcak bir sevgi.
Bu kadın dünyada ki tüm sevgilerin üstünde...
Bir başka yaşanmışlık var içinde..
Bir başka hikayedir,
Sokak aralarında boya sandıklarıyla çocuklar,
Ellerinde boyunca fırçalar,
Kocaman ayakkabılarını boyuyorlardı yalnızlıkların.
Ölümün en yaşanası saatleri,ter içinde uyanılmış bir rüyayı tasvire kalkışan soluksuzluk ve kırmızı bir gökyüzü..
Ölümler zifiri bir ömre merdiven dayatırken,gidenler kalanları hiç özlemez miydi?
Tanrı tüm ölümlülere bu kadar adaletliyken bir tek bizim mi sevdiklerimizi erkenden almayı iş edinmişti? Yoksa tanrıdan daha mi az sevmiştik sevdiklerimizi
Binlerce hatta milyonlarca ölüm sorgusu bitmemişken yeni ölümler neden bu kadar erken başlamıştı? Tanrı çok çalışkan olmalı yada yeni bir arazi satın almış olmalı yoksa bu kadar insan nereye sığacaktı...
Ömür nerede nasıl başlar,kimle gider kimlerle biter? Ölüm ve Ömür iki yegane dostken biz insanlar neden onların rollerini çalmaya kalkışırız ki?
Ömrü güzel yaşatmak bize mahsusken neden ölüm olup azap yaşatırız birilerine.. Kimdik? Ölüm? Ömür yoksa kocaman bir hiçlik mi? Sanırım artık gitme vaktiydi Ömürden kaçıp ölüme sığınmanın ve yeşile küsüp siyaha yar olma vakti geldi..
Sevgililer,anneler ve temiz kalmış tüm bedenlere selam dursun gidişimde çiçekler ve ölüme ferahlığı bahşetsin annemle yaşıt zambakları …
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!