Uzun zaman olmuş seni görmeyeli,
Fark edememişim…
Yüzündeki ben sayısını unutacak kadar bile uzun bir zaman.
Bakışlarının altındaki o tek çizgiyi,
Burnunun kenarındaki kırmızılıkları,
Hepsini hepsini unutacak kadar uzun bir zaman.
Sence biz bunu mu hak ettik?
…
Defterimin arasındaki fotoğrafımızı görünce geldin aklıma.
İnan bana, -kendimden bile gizli gizli- düşünmüyorum seni.
Sarılmışız birbirimize, oturmuşuz kayalıkların üzerine.
Kar yağmış lapa lapa üzerimize,
Belli ki doğa hatıra bırakmak istemiş o günden bize
Bak hala izi durur şakaklarımda
“Yıkanınca geçer.” Demiştin,
Geçmedi.
…
Biz kırmızı, deniz mavi; biz sakin, deniz dalgalı,
Biz neşeli, Moda üzgün…
Bizden başka kimseyle paylaşamayınca
Kucağındaki karın dansını,
Çevirmiş yüzünü gökyüzüne.
Bir daha bu kızılla bu mavi,
Pamuk gibi yağan bu kar ile bu eşsiz deniz,
Bu bıçaktan keskin soğuk havaya inat
Sevgimizin kavurucu sıcaklığı,
Böyle baş döndürücü olmayacak.
…
Sen sitem ederken bile güzelsin,
En gözdemsin, vazgeçilmezimsin.
Her zaman Moda’m, sırdaşımsın.
Yoksa bir derdin mi var da böyle dalgalısın?
Kimlerle konuştun bu gün sen bakalım?
Kime neler anlattın acaba?
“Denizin herkese anlatacak ayrı bir hikayesi vardır.”
Derlerdi de, inanmazdım.
Nasıl da kıskanıyorum seni
Bir gün görmesem özler oldum mavi mavi sohbetini.
…
Uzun zaman olmuş seni görmeyeli
Fark edememişim.
Birlikte yediğimiz tırnaklarımın
Tadını unutacak kadar bile uzun bir zaman.
Ellerinin üzerindeki küçük sarı tüylerin içimi gıdıklayışını,
“ Amma da sıkıyorsun be elimi!
Seni gören de beni Moda’dan kıskanıyorsun sanır…”
Diyen çatallı sesini unutacak kadar bile uzun bir zaman.
Sen bilmezsin tabi de,
Ben seni tenine sıçrayan dalga zerreciklerinden bile kıskandım.
Sence ben bunu mu hak ettim?
…
Defterimin arasındaki fotoğrafımızı görünce geldin aklıma.
İnan bana –kendimden bile gizli gizli- düşünmüyorum seni.
Hala seni sevmiyorum!
Ben seni hiç mi hiç özlemedim!
Bu arada özlem deyince geldi aklıma.
Şöyle bir göz ucuyla baktım da fotoğrafa,
Nasıl da komik çıkmışız.
Eğlenmişiz belli ki…
Belli ki ben kestaneli pastayı,
Seni sevdiğimden daha çok seviyorum.
Oturmuşuz kocaman koltuklu bir kafeye,
Benim doğum günümü kutluyoruz.
…
Yine aynı yerdeyiz galiba.
Dilim varmıyor işte söylemeye sen anla.
Hani kalabalık sokaklarında,
Seni kaybedeceğim diye korktuğum,
Hani seni denizinden bile kıskandığım yer.
Hani şu pasajında seni unuttuğum,
Oraya gidince beni
Alışveriş müptelası ilan ettiğin yer…
Sen hatırlamasan da onlar beni hatırlıyor.
Tesadüf bu ya belki görürüm diye
Seni beklediğim Altı Yol’da beni tanıyor.
…
Yolları anlatmaya gerek yok aslında.
Sen Kadıköy’ün yolunu unuttuğundan beri,
Ben senin geçtiğin her yerdeyim.
Düşünüyorum da ben seni değil,
Doğum günümde bana aldığın kestaneli pastayı sevmişim.
Sen sevgimizi de kestaneli bir pasta tadında
Hiç düşünmeden, doyumsuzca tüketip
Çekip giderken,
Ben o pastayla kendimi özdeşleştirmişim.
…
Sen beni unutmuşsun, papatyalar unutmamış…
Önce sakin sakin geldiler oturduğum bankın yanına,
Sonra birdenbire,
Benim kalkmama engel olmak istercesine,
Oturdular sol tarafıma.
Tersime geldi göremedim
Papatyaların içine saklanmış o bir çift hayal maviliği.
Unuttum işte bir an,
Senin elinde çiçekle dolaşmayı sevmediğini.
Belki bir çiçek çıkıp gelir diye bana,
Uzun uzun baktım rıhtım boyuna.
Selam yolladım boğa ile papatyalara
Ve eğdim başımı öne,
Belki kestaneli pasta seven birine çarparım diye.
Kayıt Tarihi : 30.6.2008 17:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Moda; hayatımın en güzel günlerinin geçtiği yer. Kalabalıkların en coşkulusunu, yalnızlıkların en içtenini yaşadığım yer. Memleketim, havam, suyum, hatırası mutluluk sebebim… Sen Kadıköy’ün koynunda mavi denizine sarılmış bensiz yaşarken, ben boğazımda sinir bozucu bir hıçkırık, gözlerimde kırmızı yangınlarla, en çok seni sadece seni özlüyorum!
Kısaltsanız daha güzel olurdu
Hüsamettin Sungur
Belki kestaneli pasta seven birine çarparım diye.tebrik ederim sizi saygılarımla.
TÜM YORUMLAR (6)