Hep umardım her günün başlangıcında güneşle yağan mağrur revnaklarda
Belki ruhum koca bir istasyondan serçelere çevrilmiş bahçelere dönüşecekti.
Kapılardan sızmış beyaz tavan altında bastırdığım gürültü kıvamındaki bakışlar,
Binlerce sağır kulak fırlatacaktı reva görülmüş kaynayan toprağa.
Sundurma altında güller yeşerten saksılarda nefes gibi korunan tohumlar,
Taze canlılık tarafından emilmiş bir coğrafyayı sunacaktı camlardan gördüklerime.
Üzerimde tavanları kirletmeyecek kadar tatlı gürültülere dönüşen yağmurlar,
İmgelerden kaçacak kadar gerçeğe özler giydiren dokunuşlar var.
Fokurdadı çeliği sarsan bir kan sıcaklığında kahramanı susmuş öyküler.
Titreyen parmaklarla hep olmayanı incelerken düştüğüm ayazlı yoldaki damarlarım
Kavgayı çağıran mahalle içi sokaklar kadar terli koşmalar telaşındadır.
Taviz verdim düşlere bir ele koşamamanın sardığı vakitlerin karşılığında.
Kayısı altında bir fesleğen kokusuydu esriklik kadimlerde kendini bırakan.
Küçük bir bedene dönüyorum bir an mağruk gözlerin dayandığı çırpınışların silüetinde.
Bilmezdim deneyimli seslerin bünyesinde yekin yekin eskiyen odaların sarsacağını
Düştüm tenha ve çıplak kayalar yığan yıldızların biriktirdiği anılara.
Uzaktan baktıklarım görmelerde yanılgılar saklayan serapların yakınlıkla kavgasıdır.
Kavrayış tepesindedir umduklarım mağluk kapılar gibi dizilmiş duvarlar eşliğinde.
(Aralık, 2019)
İnan KarataşKayıt Tarihi : 9.6.2020 15:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yüreğinize sağlık
Sevgi ve saygılarımla
TÜM YORUMLAR (1)