Umay Umay - Orospu Kırmızı Şiiri - Rüzga ...

Rüzgar Tan
5

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Umay Umay - Orospu Kırmızı

…kırmızı. Sana sadece kırmızı demeliyim. Ben başaramıyorum kırmızı. Hatırlamak dışında bir mucizem yok. Bir şeye inandım. Bir şeye ve sadece bir kere ağlayarak dansettim. Oysa hayata bağlanmak için ayağa kalkmıştım.
Daha kolay yaşamalıyım. Metruk evlerde yaşayan ‘tam işte o kelimeydi’ dediğim insanların arasında..; daha kolay ama nasıl, onu da bilmiyorum. Aşk iki de bir ellerimi tutmak istiyor. ‘bir gün sen de cezanı çekersin’ diyor. Boşuna, ellerimi verme… Uyutmayacağım seni, ninniler büyütmuyor çünkü. Bahçende sıçrayan ağustos böcekleri hala saçlarımın içinde..; bir tek ben kanadım, bir tek sen gördün beni.
Artık özgürüm, öyle yalnızım ki……
Doğrum yok benim. Her yarım şey gibi.
Ne kederli, ne de mutlu.
Peki ya sen! Hiç hikayen yok mu senin?

“biraz daha uyu, biraz daha hayatta kal diye tutundugum
rüyalar beynimden yollara fışkırıyor!”

“bir nefes daha…
Geleceği gördüm. Kayıp duruyordu avucumdan. Belirsizliği, iğrençliğini örtmüyordu.
Kırmızı bir senfoni yazmak istedim, yalnız ışıkta duyulan.
Çünkü beni, sadece babamın aldıgı pabuçlar sevindirdi, bayram kıyafetleri, annemin saçlarıma dokunması sevindirdi.

ikimizin tanıştığı koltuğa oturdum. Sesini silmeyi beceremedim.
En iyisi aşktı… Onu bulduğum yerde beni götürecek bir ayna aradım.”

Herşey dönüyor ve kendi etrafindaki tüm masumiyeti yok ediyor. Cehennemi sevmekten başka elimde insanca kalan ne var ki… Cehennemi ruhu hala üşüyenler için istiyorum.
Kendi kötülüğümü istiyorum, son bir defa ara istiyorum.
Yine aramamışsın beni.
Biraz daha gec kal ki, bir şey daha bulayım…
Bir gercek daha.

Hayatimdaki o işaret kayıp gidiyor gökten; gündüze karşıysa yapayalnızım.
parlak bir hediye paketine sığdı kalbim.

Yanliş bu sözcükler, yanliş. cok ağladım, çok erkek oldum çok da kadın.
Kimseyle kendimle bile yaşayamazdım. Hep yarım kaldım hep!

Bana muhallebiciden tavuk gögsü alırsın.
belki, bana bir adres bile satin alirsin, cok paran vardir senin.
belki ameliyat ettirirsin; gitsin diye yüzümün diger yarisi da.
nerem varsa insan kalan… i$e orasi acitiyor.

Başını derenin kenarına koy. Atını yıldızlara bağla.
Dinle ama korkma, çünkü vitamin aldım, iyiyim.
Ama; ya bu soluk sonsa, ağlıyorum fren seslerinin ardından gelen hıza, kaderimin oyuncağı oldum, sokakta aşkı buluyorum diye ama şekerleri kazandım, övüncü oldum sessiz uzlaşmacıların, övüncü oldum tüm yaşayamamışların, bir kurbanın onurunu diktiler yakama.

Şimdi her şey hazır. Bir tek eksiğim var kırmızı.
Bir türlü tamamlanamayan tamamlandıkca eksik kalan kırmızı…

Pirinç işlemeli bir aynada kırıldı yüzümün diğer yarısı.
Herkes uyuyordu. Yüzümün yarısı benim, yüzümün yarısıyla hep yarım öyküler anlatırım.
Peki sen, yarim dudaklı bir kadını öpmek ister misin?

Bir dilenci gibi yalvariyorum yine de yanıt vermiyor aynalar…
Dur bir nefes alayim… Ve senin sevdiğin kadin olayim.

Yanlış bu sözcükler. yanlış bu dokunuşlar, yanlış bu anlaşılma isteği.
Bir sokaktan, kendiminkine nasil geçmeliyim. ,Sinirlerimi böyle yitirmişken…

İnan bıktım bu sözcüklerden; karanlık, gece, çocukluğum, korku, yeni sevgilim. Afrika, çilek, tanrıçalar ve çalan telefon zillerinden bıktım. Bir de kırmızı rujdan. kendi fotografına gülümseyen, kendi içkisinde boğulan, kendi annesinin celladıyım. Buyum işte, başka türlü nefes alamam. Çocuk da doguramam. Hadi nefes al!

Vücudumla bütün duvarları yıkmak isterdim, kamasindaki elmaslara vurgun bir bıcak gibi…
Tutunmama izin ver ya da öldür dedim.

Az öğrenmeliyim, az soru sormalı, hiç beklememeliydim.
Ama, bir sabah bunları yaptım.
Kazanılmış nefretlerin övüncü şimdi aynalara. Ve bir de utanç.

Büyük kentlerin ortasında, bir işaret gibi bırakılan kırık aynaya dön.
Ve ona borçlu olduğun güzelliği sor.
O , şimdi nerede… Unuttugumuz şarkının içinde mi?.. Köşe başlarında mı?
.. biriktirdiğimiz yıldızlarda mı?.. Niçin hepsi dört bacaklı?..

Ben o’ymuşum kahretsin. Kim yaptı bunu? Kaç yüzyıllık işkence bu?
…nereden bulaştım? Bu büyü nereden sarıldı sırtımın ucuna? Neresinden vurdular kırgın sessizliğimi?..
Ah o zor veda… Boyun eğiyorum, bir de…

Ağlama kalbim. Ağlama.

Ben hep sokak orospularına, ibnelere, travestilere…. aşık olacağım.. Hep masumuz işte kalmadı gözyaşımız diye bağıracağım senin için akvaryumlar çalacağım.
Sen büyük evler gibi yıkıldığımda sanma ki acımı öptüğünü unutacağım. Çünkü, ne mucize, hep güzel bir kadın olacağım. Hayatım boyunca yağmura rastladım, hep yağmura… sana… pis yağmur, pis yağmur.

Bir,iki,üç,dört,beş…..altı değil! Hayat, benden gizlediğin ellerini hangi cebinde saklıyorsun?

Her aşk bir orospu yaratıyor.Bense beyaz duvaklar ,dokunduğumda irkilen sırtlar çiziyorum.Bende oluyorum senin o kendin için korktuğun yerde….

Rüzgar Tan
Kayıt Tarihi : 11.3.2021 19:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Heda Korkmaz
    Heda Korkmaz

    Kadın temasının şiirselleştirilerek dramatize edilişini çok beğendim. Sahneye konacak türden...
    İşte hayat, işte toplum ve işte kadının "kaderi", hele hele biraz aykırıysa, düşünebiliyorsa özgürce... Ne çok sıkıntı sığmış dizelere... önemli, görülmesi gereken ve çözülmesi de...
    Duyarlı kaleminiz ve yüreğinizi sesini kutluyorum, sevgili Rüzgar hanım.
    Sevgi ve saygılar benden.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Rüzgar Tan