İrem bağlarının yorgun hikayesi bu
Gözlere sürme sürme yokluğunu çektiren
Bıktıran bekleyişin sona erişmesi bu
Unutmaya söz verip unutmayı bekleyen
Kırgın bir yüreğin yakılan matemi bu
İrem bağlarının yorgun hikayesi bu
Sevgiye sürülmüş tüm umutlarım
Hayale dalış kadar apansızlık sırtımda
Gidişe ve dönmeyişe hıçkırıklarım
Düşler bir pranganın paslı kısmında
Tutuşmuş bir yelken gibi tüm arzularım
Sevgiye sürülmüş tüm umutlarım
Mavi bir gölgeye sığınır korkularım
Çekingen bir gecenin karanlığından
Senin bırakışına saplanmış mısralarım
Çiçekler parelenmiş sitem yangınlarından
Hayata rest çeker tüm tutkularım
Mavi bir gölgeye sığınır korkularım
Aydınlığın kör şafağı senin geri gelişin
Ürperir yüreğimde kalan yaz yağmurları
Seni nekadar çok sevdiğimi bilişin
Utandırır içimdeki çekingen yalnızlığı
Vuslatınla bile bir ıstırabı verişin
Aydınlığın kör şafağı senin geri gelişin
İklimlerin kokusu ilkbahar bekleyişi
Kederlere ıssız bir kuraklık ekleniyor
Bir öğle sonrasının hasretle inleyişi
Gökyüzünde melekler vuslata sesleniyor
Damlaların gönlüme yağmur yağmur inişi
İklimlerin kokusu ilkbahar bekleyişi
Leylakların ürkek susuşu isyanlarda
Ellerimde korkuyla kapında bekliyorum
Yüreğim yokluğunda bir mavzerin ucunda
Tetik çekilmiş gibi hızla ilerliyorum
Benim kaderim belki gömülmek kucağına
Leylakların ürkek susuşu isyanlarda
Şimali eleversen gökyüzü ağıt yaksa
Gözlerim korkunun çekingen yitikliği
Kaybedip benliğimi arzularda bulmaksa
Titreyen yüreğimde bir serçe ürkekliği
Yeşil dallar üstünde hayalini kurmaksa
Şimali eleversen gökyüzü ağıt yaksa
İkinci bir mevsimi görmek istemiyorum
Bir an asırlaşmışsa zaman tükenmez olur
Biriktirdiklerimi vermeyi bilmiyorum
Suç kebairden öte günah küçülmez olur
Alnımdaki yazıyı asla silemiyorum
İkinci bir mevsimi görmek istemiyorum
Melekler dua edip şarkımızı söylesin
Bir güle adımızı verip ölelim bu gün
Ardımızdan yağmurlar ağıt yakıp inlesin
Başka bir diyara kanatlanış bu sürgün
Tüm asırlar diz çöküp öykümüzü dinlesin
Melekler dua edip şarkımızı söylesin
Şakıyan bülbüllerin nutku sende tutulur
Ağıtlar burcu burcu çekilir ellerimden
Sevdanın körpe gülü şakağından vurulur
Gözlerime yaş dolar kan sızar yüreğimden
Gömersek sevdamızı hakkı bize sorulur
Şakıyan bülbüllerin nutku sende tutulur
Eylül eylül kokuyor sonbaharın türküsü
İnce hüzünler saklı yaprakların ardında
Anlatılır bu mevsim hep ayrılık öyküsü
Aşklar kundaklanırmış hasretin kollarında
Tükenirmiş ilkbahardan kalan bu yaz büyüsü
Eylül eylül kokuyor sonbaharın türküsü
Kan aktı gözlerimden sevdaya tutunarak
Ayrılık meşakkatli sonu gelmez bir yoldu
İlerlemek gerekti rabbime sığınarak
Sabır beceremediğim karmaşık bir oyundu
Ateşlere yürüdüm ellerimi yakarak
Kan aktı yüreğimden sevdaya tutunarak
Saklama benden artık bak gökyüzü ağlıyor
Toprak kokularıyla sarılıyor etrafım
Dalgalar karanlık bir kıyıya savruluyor
Dinlesin yıldızlar da bu en son itirafım
Aşka dair hayaller benliğimde soluyor
Saklama benden artık bak gökyüzü ağlıyor
Neylerin feryatları bende bir yara artık
Sanki bir bilmeceyi çözmeye çalıştım hep
Nağmeler acı acı, yüreğimde bir yanık
Bu sesler bu gidişe belki başka sebep
Aşkı elinden tutup kordan aleve attık
Neylerin feryatları bende bir yara attık
Kayıt Tarihi : 1.5.2007 11:19:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hatice Çelik](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/05/01/umarsiz-birine.jpg)
Selamlar.
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ
TÜM YORUMLAR (4)