Uluorta yaşadığım ama hiç kimseye anlatmak istemediğim acılarım var benim. Ve kanaması durmayan kalbimin bileklerinde ustura kesikleri... Aklımdan ayaklarımın altına kadar can kırıklarıyla dolu bedenim, acıyor her yanım… Her adımımda, üstünde yürümekten bıktığım ateş parçaları düşüyor avuçlarımdan. Dokunduğum her yer “Dokunma! ” diyor küstahça. Hiçbir kapıyı çalmadığım hâlde, her kapı kapanıyor yüzüme. Oysa anahtarım olsa dahi girmiyorum içeri.
Terk edilmiş ve yıkılmış bir şehir var bende. Belki de kavim göçleri kadar eski ve Yaradan’ın gazabına uğramış... Bir kuyunun dibindeyim. Bir kervanın en sonunda yürüyorum her an kopmak için. Bir peygamberin, ağlamaktan kör olmuş gözleri gibi ağıtlarla dolu dudaklarımın çukuru… Kaybolmak istiyorum çoğu zaman ve uzaklaşmak her şeyden... Ve yazılmış kelimelerin, tekrar yazılamayacağını bildiğim hâlde, umutsuzca seni yazıyorum yine de...
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Cesaretinizi kutluyorum. Selam ile.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta