Ülkü Bahçesi Şiiri - Ali Urgan

Ali Urgan
230

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Ülkü Bahçesi

Bir gece evde rüzgâr sesini dinliyordum,
Bin ümitle gelmeyen birini bekliyordum.
.
Birden koptu fırtına, sallandı gökler ve yer,
Elbet vardır bir "hâyır" bağrında "hikmet" gizler.
.
Esen yelin hışmıyla sardı ruhumu gizem,
Bedenim bir huzurda, kalmadı hiç endişem.
.
Kapladı birden sükût, sır bürüdü içimi,
Yok etti endişemi, bu gizemli gecemi.
.
Uçurdu bilinmeze, benliğimden geçtim de
Gözlerimi açmıştım karanlık bir dehlizde.
.
Dehlizin tünelinden gizlice yol alırken,
Bu ıssız yolculuk hiç bitmeyecek sanırken…
.
Karanlığın her tonda rengini görüyordum,
Peşimden gidilmeyen sessizlik sürüyordum.

* * * *
Derken çok uzaklardan yetiştim su sesine,
Gördüm güzel bir "peri" yaslanmış şiltesine.
.
Gözleri dalgın, yeni kalkmış gibi uykudan,
Durup yuğdu yüzünü cennetsi mavi sudan.
.
Kolaçan etmedeyken bu bilinmez yerleri,
Sanki eserek girdi bir kovuktan içeri.
.
Dalgınca seyrederken yeşilin her rengini,
Hızla kaçan o peri unuttu şiltesini.
.
Diz vurup çöktüm yere, sudan kanarak içtim,
Gücü bitti dizimin, birden kendimden geçtim.
.
Dalarken bir uykuya, kara, yorgun gözlerim,
Söndü içimde ışık batıyorken güneşim.
.
Ne vakte kadar öyle uyumuşum, bilinmez,
Anladım ki kovuktan içeri hiç girilmez.
.
Eğilip aldım yerde duran sırlı şilteyi,
Çıkardım içinden o yemyeşil seccâdeyi.
.
Üzeri desen desen sık ilmikle dokunmuş,
Bu bana bilinmeyen sihirli bir oyunmuş.
.
Nidâ koptu derinden, yankılandı bir ıslık,
Titretti tâ derinden, ürpertti bir yalnızlık.
.
Fırlattım da içeri bilinmez emaneti,
Göründü peri kızın çok uzaktan her yeri.
.
Dedi: "Can ne gezersin bizim sırlı belde de?
Ölmeden girilemez giz bildiğin geçide."
.
Sezerdi düşüncemi ne geçerse içimden,
Ben derinlere dalmış bu âlemde gezerken.
.
Cennet’ten bir parçaydı bu âlemde ne varsa,
Dedim: "Güzelliğine rast gelmedim cihanda."
.
"Saadeti aradım inan ömrüm boyunca,
Buralara uçurdu bir rüzgârın koynunda."
.
Süzerek tâ derinden hilâl kaşları gerdi,
Kovuktaki gizemli o seccâdeyi verdi.
.
Avuçlayıp toprağı içine bir şey gömdü,
Dedi ki: “Bu gömdüğüm şey senin ölümündü."
.
Zamanı geldi artık bu yerden ayrılmanın,
Dedi: "Bahtına ermek istersen bu diyârın,
.
Verdiğim seccadeyi hiç kaybetmeyeceksin,
İçi şehitler dolu âleme gideceksin."
.
Hayrân gözlerle bakıp güzellerin hâline
Titretti beni gönlüm içlerinden birine.
.
Gölgelerden iki baş, biri geçti soluma;
Söze başladı biri, biri girdi koluma.
.
1- "Rabbin sevgili kulu,
Nasıl buldun bu yolu?
Bu yolda dikenler var
Her yeri tuzak dolu."

Kelâm edecek oldum, cevabı biri verdi.
Biri katı mizaçlı, yanındaki güleçti.

2- "Aslıhan bekçi peri
Verince seccâdeyi
Bu yolda yolcu fâni,
Açmış oldu perdeyi."
.
Birden sezdim içimden derin bakışlarını,
Dinledim heyecanla o konuşmalarını.

1- "Hani yok emâneti,
Kim aldı seccâdeyi?
Bunda bir yanlışlık var,
Bilmesin efsâneyi."

2- " Kızılelma dağında
Bir kuşun kanadına
Değişti seccâdeyi,
Erecek murâdına."

1- " Varsın, yoluna gitsin,
Artık murâda ersin.
Bu yollar çok çetindir,
Yalnızca bunu bilsin."

2- "Yolcu, kuş senin dostun,
O yoksa sen de yoksun.
Güven hep sırdaşına,
Haydi, uğurlar olsun."

Uğurluyordu beni nurlu yüzler süzerek,
Gizemli imtihânı başarmış olsam gerek.
.
Bir sırlı seccâdeyi kuşa takas eden de
Bu âlemde "kaderim" beyaz kuşun elinde.

* * * *
Gezdim peri kızıyla uzun zaman yan yana,
Birden kayboluverdi gelince bir meydâna.
.
Dalda türlü meyveler yerlere sarkıyordu,
Ortada bir şelâle, dehlize akıyordu.

* * * *
Sırtımı yasladım bir kâlâ'nin ensesinde,
Yeşil renkli bir sancak vardı tam tepesinde.
.
İçerde sırlı dağın kapısı sürmelendi,
Bu sessiz diyârlar da derin sesler elendi.
.
Sayarken bana gelen gölgeli adımları,
Gördüm de karşılayan nur yüzlü kadınları...
.
Dalgınca seyrederken gözler güzellikleri,
Uzanıp aldı biri gizemli seccâdeyi.
.

Süzdü derin bakışlı, perilerin güzeli,
Dedi: "Durduracağız hediyesiz geçeni."
.
Avuçlayıp toprağı içinden bir şey aldı,
Ahbâbım beyaz kuştu, onu semâya saldı.
.
Dedi ki "o kuş senin yazgını taşıyacak,
Gideceğin yerlere tez ulaşırsın ancak."

* * * *
Gizemli bu âlemde ruhum pişti de yandı,
Bedenim bilinmezde, aklım peride kaldı.
.
Uzun, durgun ırmakta yeşillere bakarak
Dedim: "bu yolun sonu nerelere varacak? "
.
Dedi: "Önüne türlü musibetler çıkacak,
Şeytanlar yollarını silmeye çalışacak."
.
"Dilersen ulaşmayı o ülkü bahçesine
Düşme lânet şeytan'ın kibirli pençesine."
.
Gözlerim çok uzakta bir bilinmeze daldı,
Periler beni çaldı, aklım o yerde kaldı.

* * * *
Yürüdüm de nicedir yolları pervasızca,
Kesiverdi yolumu kara yüzlü bir sıska.
.
Buğulu gözle süzdü, öylece de bakıştık,
Dedi: " Bu diyârlara beraberce karıştık."
.
Dedim: "Nicedir hâlin bu pespâye giysiyle? "
Ses vermedi mendebur, üzüm sundu eliyle.
.
Tam alıp yemedeyken o sihirli üzümü
Beyaz kanatlı kuşum açtı iki gözümü.
.

Kara yüzlü o sıska çığlıklarla mahvoldu,
Elinde öyle duran üzümlerde kayboldu.
.
Dile geldi kuş, dedi: "Bendedir emânetin,
Oyuncağı olmak da vardı bir ihânetin."
.
Uzun kanatlarıyla yükseldi gökyüzüne,
Bu sevincim yerini bırakmıştı hüzüne.
.
Dedim: "Uzun yoluma kuşum yolcu olaydı,
Gideceğim yerlerde hep benimle kalaydı."
.
Hayâsızdı ruhumda o pervâsız düşlerim,
Bitecek sanıyorken artmıştı ümitlerim.

* * * *
Yürüdüm hayli zaman, çıktım büyük düzlüğe,
Yer yoktu da içimde hiç bir ümitsizliğe.
.
Bereketli dallarda tüm meyveler sarkarken,
Ben ki hayrân gözlerle etrafıma bakarken...
.
Minikçe bir ceylan su içiyordu pınardan,
Korkusuzdu hem belâ hem de yaban kurdundan.
.
Aklımdaysa yolların bilinmez hâli vardı.
Ceylanlar ve balıklar derin uykuya daldı.
.
Bir seyyâh edâsıyla gezerken miskin miskin
Belirdi bir pespâye ölümsüz, sırlı gezgin.
.
Nurlu sakalda heybet, gözlerindeydi neşe,
Heybesinde dizilmiş demet demet menekşe.
.
Göz ederek bir demet çiçek sundu eliyle
Ruhuma bir sıcak iz bırakmıştı hediye.
.
Gitmesiyle gelmesi sanki anlık zamandı,
Gözler değil biçâre, kalbimse ağlayandı.
.
Hasretten bir hayâlin olur nur'dan hâlesi,
Görmedim hiç kimseden zerre bir ihâneti.
.
Sadâkâtin güzelini hiç böyle görmemiştim,
Allah’ım bu âlemde kalmayı çok isterdim.

** **
Gizli kaderin varsa ödemek bedelini,
Görmektir dileğim o kuş denen sevgiliyi.
.
Ruhum çırpındı bir an, gizemlerden kurtuldu,
Gezerken seyyâh gibi gönlüm huzuru buldu.
.
Bana sırdaş ahbâbım, efsunlu beyaz kuşum,
Bilirim, ellerinde benim tek kurtuluşum.
.
Kaptı türlü çiçeği küçücük pençesiyle,
Saçmıştı ötelere, gizemli derelere.
.
Genişçe bir dereden sakince akan sular,
Boşalırken ruhumdan birikmişti duygular.
.
Soruyorken kendime, sır ne kadar sürecek?
Belki esen rüzgârın bir hışmıyla bitecek.

** **
Beyaz kanatlı kuşum bana büyük hediye,
İçimdeki ümidim bir tek kuş sevgiliye.
.
"Güzel kuşum rüzgâra hep kanat germelisin,
Beni sen korumalı, ona vermemelisin."
.
Ses vermedi çaresiz bu yalvaran sesime,
Kayboluverdi gözden terk ederek halime.
.

Anlamaktı hep gâyem bütün olup biteni,
Gönlümün istediği neydi vârlık emeli?

*** **** ****
Daldı gözler uzakta ışık saçan bir dağa,
Ulumadaydı bir kurt "ay’ı almış başına.
.
Düşürdü hayâl gibi "Bozkurt" beni peşinden,
Anlamıştım bana dost, o yaktığı ateşten.
.

Aştım nice dağları, beni hasret bürüyor,
Uzaktan başı börklü Kürşat’ım görünüyor.
.
Fakat geçit vermedi kurt, yolu aştırmadı,
Ben onlara, onlarsa bana hiç yaklaşmadı.
.
Bir ses: " Geleceksen sen ölümü tatmalısın,
Dönmek için geriye son kez savaşmalısın."
.
Ülkü bahçesinde ben ülküme kavuşmadan,
Geçerim peygâmberin tattığı tatlı candan.
.
Erer gibi bilinmez murâdın emeline,
Ruhum vedâ etmeli bu ülkü bahçesine.

** **
Saatler sonra çıktı önüme o gölgeler,
Ses veren garip sesler, bekler gibi bir haber.
.
Yollarıma demetten nur gibi dizildiler,
Gölgeden başlar ile bana selâm verdiler.
.
Ben yürürken ardımda yükselen "tekbir" sesi,
Kudretli ilâh-i'nin adâlet tecellisi.
.
Söndü ufuktan ışık, rüzgârların hışmıyla,
Uçurdu beni rüzgâr, süzdüm kuş bakışıyla.

Karanlık tünellerden yol alırken geriye,
Tatlı sızı bıraktı bana gizli hediye.
.
Bende ülkü bahçesi, içimde bir rehâvet,
Ruhumda selâmet var, rüyâmda hep alâmet.
.
Burada yığınlardan yükselen başlar vardı,
Anladım ki burada kahramanlar yaşardı.
.
Yoktu ne doğan güneş ne de batan bir şafak...
Buralarda ülküyle çarpan kalp yaşar ancak.
............
Ali Urgan

NOT: Bu şiir (Ülkü Bahçesi) adlı kitaptandır.
Bütün şiirler noter tasdikli olup, baskı haline getirilmiştir.

Ali Urgan
Kayıt Tarihi : 25.2.2017 23:02:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ali Urgan