Ülkemistan Şiiri - Selami Ece

Selami Ece
1

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Ülkemistan

Fasıl I

Bermurad bir şarkıdır
deniz yaşmağı
nazlı marmara
dalgalanır mavisi usul usul
dalgalanır mavera mavi cami
dalgalanır maviş bakışlar mavi çeşme
ibrişim hayallerde kelebek uçuşlu
göznuruyla oynaşan

Ora senin bura benim
dümensiz adımları bir aşığın
yalpalayan mavnaların
ve şehrin yerinde birkaç perdeye yayılan
yoktur şu dünyada dengim diyen sevgili
rüya mavisi yeldirmeli
geçer sarhoş narasıyla
buluşan kıyı nağmeleri

“Adalar’dan bir yar gelir” derken
lale devrinden kalma bahar
volta atar aşkarıyla
ve yüzyıllık kır mevsimlerin atına binip
ansızın çöküverir kırağı
iner konaklara aksaray’dan kar
bayezıt’tan havalanan güvercin sürüsüne misliyle
bir gravür sisi düşercesine
kirpikleri donduran
avare hasretlere

Hisarda suzidilim
divanyolu sultaniyegâh
beylerbeyi beyoğlu sultanbeyli
mehtaba buselik çıkar
çamlıca ve üsküdar
serkeşi meyhaneyi
kandili mahyayı
kelimelerin hüviyetine işleyen malihulyayı
aynı aşktır söyleten dil mirasıyla
öz manasına yan çizip
bir fasıl coşkusunda

Şehrin yalnız başına oturan kızı
ıssız kulesi
bir rüyada ağırlar
hero’yu leandros’u
aynı gece bir yazmanın yaprakları
kaf dağına uçurur
süleyman’ı belkız’ı

Fuzulî’nin leyla vü mecnun’unu gördü
camiî’nin vamık u azra’sı yazıldığında
istanbul yüzünü geçmişti
ben hüsn ü aşk’ta doğmamıştım
aşılacak çölleri çilenin
yedi tepenin yedikulenin
geçilecek ateşten denizleri hayranlığın
aynı kalem ucunda istifliydi
bu yüzden mısra mısra aranır
“istanbul’u mesken tut”an sevgili

İstanbul karar kılar
perdeleri büyüleyen şarkılarda
veya efsaneye döner
kırılmış mezar taşı kitabelerinde
taşın örüklü saçları
bastırılmış göğsüne
sineye sığmaz acısı
ne de servinin kuytu gölgesine

Fasıl II

Akşam makamında hicaz telaşı
üzerinden zamanı silkeleyen
seslerin eşliğinde eyüp’te
doğan ilk yıldızın kalemişinde
izleyen ebedi karanlığın nuruyla
fetihten kalma çeşmelere
zülkarneyn bengisu sorar
suya yazılmıştır sanki konağı
ya talik bir hattın sin’inde akar gizlice
ya da besmele okuyla dökülür mim’e
bir nazmın gönüllere kurulmuş bahrinde

Her yakada bir istanbul
yusuf’u kalbinde taşıyan asya
endülüs’te gözaçan ispanya
meryemana ve isa
ümmülşehir medine
bir ayak izidir bütün izlerin başı
sonra her medeniyet dikmiş taşını
burmalı sütun çemberli taş nişan taşı
bütün dünya ve bütün zamanlar
dahası nice bir kemerde yosun
kimi asırlardır akmayan suyun
doldurduğu yürek tasında çınlatır sesini
ve okur istanbul ütopyasını

Düşen derdine
sanatın ilmin marifetin
dayanmış kapısına dersaadet’in
bu yüzden belki de anadolu’da
tuttuğunu koparan yüreğine kavi
hayatın üstesinden gelenleri
gün görmüş biri
okul görmüş biridir
yani istanbul görmüş biridir

Her karesinde ülkemistan
bulunmaz sıla gurbeti bile
her keresinde “o belde”ye yol alan
karadenizde bir yalı
ankara’da hacı bayram veli
ya da duvar halısında martılar uçuşan
ücra anadolu evi
eski bir film yeşilçam yapımı
boylu boyunca
istanbulludur

Selami Ece
Kayıt Tarihi : 20.4.2006 16:16:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
ÖNCEKİ ŞİİR
SONRAKİ ŞİİR
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mehmet Binboğa
    Mehmet Binboğa

    İstanbul

    Erguvan bir kuş akşamı deli hoyrat martılayın
    Yelyepelek bir kelebek kanat çırpar gençliğim
    Manevrası yandan çarklı bir ada vapurunun
    Güvertesine tünemiş muhacir bir güvercinim

    Kirli sarı ışıkları yanarken Üsküdar'ın
    Yolu yarılamadan farıyan üryan yürek
    Esamesi okunmuyor denize düşen karın
    Ah şimdi bu sahneye çılgın bir yağmur gerek

    Elveda ada moda elveda bekar odam
    Elveda haspa yosma sevgililer para pul
    Mıhlandı gözlerime camilerin mahyası
    Elveda ilk göz ağrım gelinlik kız İstanbul

    Mehmet Binboğa

    Cevap Yaz
  • Mehmet Binboğa
    Mehmet Binboğa

    Asitane

    büyülü bir yaz akşamı sultan
    zahmete gelip buyurdu şair

    bülbüller en güzel şarkılarında
    mavi camda ateş böcekleri oynaşır
    aya saf ya yıldız yıldız
    kalem kalem parmakları
    kaç bin yıldır inci taşır avuçlarında

    koynun kadar serin yere biten
    zar mı canda sular çağrışır
    biz an saklı kuytularda
    yan yatar bir yapma tanrı
    sütun sütun tevarih

    yunanİstan buLgaristan
    balkan balkan yamacımda
    bir sirkte palyaçodur
    galata kölesi gülümser
    hazar fanları anarım
    kenet kenet gök yüzünde
    turna katarları

    al iç masmavi bir ruya
    uykusuz sabahlar gibi boğazım
    mermere geçer hükmü
    bin yıl damlayan suyun
    kız kölesi oynak laci
    bir şal içre salınır

    kara koy dun elini
    bir kırkayak gibi geçtim
    yaşlı bir tren vay
    istiklâlden sonra taksın
    saçlarına soku diye
    kan kırmızı karanfiller
    bir mayısta otuz dört can



    8 Ağustos 2010
    İslambol

    Mehmet Binboğa

    Cevap Yaz
  • Arap Naci Naci Kasapoğlu
    Arap Naci Naci Kasapoğlu

    gerçek ve -yeni- İstanbul şiirleri çılgın kanal açıldıktan sonra yazılacaktır diye düşünmekteyim.. diye düşünmekteyim..


    yeni istanbul şiiri
    -deneme-


    sana çatalçanın bir tepesinden baktım ey aziz istanbul..

    ayaklarım silivri limanında sulara girip çıkmaktan memnun..

    ay düşmüş gündoğduların kesildiği dereye..

    sen güzelce'de baş vermiş sardunya gibi güzelsin..

    kumburgaz'da karpuz kestiğim sahil gibi..

    bir petrol tankeri gibi geçersin gözlerimden..

    bir duman gibi geçersin burnumdan.

    akdenizimden karadenizime artık paralı geçersin..

    n.k

    o dönemi yaşamak istemezmiyiz..istanbulu şu turizm iformation başvurulu şiirlerinden kurtarmak için

    Cevap Yaz
  • Nadir Sayin
    Nadir Sayin

    Ya Muzaffer dostum inan beni bir gülme kırizi tuttu...Bu da şiir üstü bir flizof deyişi gibi geldi! İnan durum bu ve kendimi işte bu şiiri okuyunca tutamadım..ama gülmekte ve güldürmekte bir sanat deĝil mi! Düşündürerek..ciddi ciddi gülmekten bahsediyorum…Güleç yüzünüz bol ola.. sabah ola hayır ola..

    Cevap Yaz
  • Muzaffer Akın
    Muzaffer Akın

    Postadaki Aşk

    Ey kadın
    Büyük sevgisini postayla gönderen
    Sesini
    Rimelini
    Ve kışkırtıcı kokusunu
    Ey kadın
    Ey kendisini tanıdığım ve tanımadığım
    Durdur, durdur şu yazma işini
    Gönderdiklerin hep çocukça
    Yazdıkların saçma hep
    Yok bunlarda bir kadın
    Postayla aşk yapılmaz erkekle
    Postayla ancak çocuklar baba olur

    Çeviren: İlyas Altuner

    Nizar Kabbani

    AHANDA KABBANİ....GUCCİ YOK HABERİNİZ OLA .

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (35)

Selami Ece