ÜLKEMDE SEÇİM VAR
Adını söylemeyeyim, güneyde bir köyde çalışıyorum. Köy şehre on onbeş km, her yarım satte minübüs var.Köyde karı koca çalışıyoruz..
Köy varsıl bir köy. Her evin önünde bir kanyon bir traktör. Üç cami, bir cemaat yurdu var.
Allah var çok güzel bir cami yaptırmış muhtar. Sultanahmet’ten görkemli.
Suyu köydeki bir cemaat yurdundan parayla satın alıyoruz. Yurt adeta saray yavrusu, her taraf lambiri, kaloriferle ısınıyorlar. Tuvalet banyo boydan boya fayans. Allah verir. Yeterki sen Allh'la bir ol.''
Köyde muhtarlık seçimi var. Adını da soyadını da bir hayvandan alan halihazırdaki muhtar adeta ekibiyle adına soyadına yaraşır bir krallık ilan etmiş köyde.
Elinde bir dosya üzeride en az on puntoluk harflerle ''VATAN BÖLÜNMEZ, EZAN SUSMAZ''. Su borusu patlamış hemen bir karar çıkarılır, herkes yüz milyon verecek, oysa sadece yüz milyona yapılır. Köy büyük köy. Yüz milyonu en az üç yüz haneyle çarpın, görürsünüz haracın ne olduğunu.
Okul badana edilecek- pardon dilim sürçtü -, okula kim bakar, okulda ne! -, harebe gibi; sıralar 1940'lardan kalma, dört tahtayı çakmışlar adına sıra demişler; her tarafı kırık dökük. Pecereler kapılar çürümüş, zeminde köpek yatağı gibi çukurlar oluşmuş.
Herneyse cami badana edilecek bir salma köye, herkes yüz elli milyon verecek.Kimse soramaz bu para nereye gider. 12 Eylül geride kalmış ama köylü kendi eliyle muhtar seçerim diye NEMRUT! 'u başına bela etmiş.
Köyde okey oynamak, içki içmek yasak. Akşam olunca köy boşalır. Yakın köylere yasaklayan muhtar da dahil oyun oynamaya giderler. Madem oynayacaksınız; bari paranız köyünüzde kalsın diyemezsin. Hassas konu. Benim derdim çocuklar. Akşam olunca köyün 40 yaşından aşağı erkekleri yakın köylere oyun oynamaya gidiyorlar. Çocuklar babalarına, kadınlar kocalarıyla bir çift laf etmeye hasretler.
Köyde su yok. Sondajla su çıkarıp köye dağıtmışlar. Ancak kuyunun biraz altına da cemmat yurdu kuyu vurunca, köyün suyu kurumuş. Hassas konu. Kimse bi şey diyemiyor. Başlarına Allah tarafından bir musibet geleceğinden korkuyorlar. Şimdi suyu yurttan tanker hesabı parayla alıyorlar.
Yanıma geldiklerinde bir dinle, bin ah işit, ama nedense sindirilmiş. Korkutulmuş gıkları çıkmıyor.
Üç yüz dört yüz hane, iki bin küsür nüfuslu köyde üç lise mezunu ve bir öğretmen var. O da yıllar evvelden kalmış bir eğitimci.
Ben bazı şeyleri değiştirmeye çalıştım,. Okulu tamir ettirmek, sıra almak gibi..anamdan emdiğim süt burnumdan geldi. Amma Allah tarafından değil. Allahım beni çok sever biliyorum. Köylü tarafından. Bir yandan muhtarın seni 'kominist diye şikayet edersem...'; bir yandan köylünün yalaklığı yalakalığı
Dedim ya köyde seçim var. Her secimdeki gibi sngarya isler ögretmene Ben sandık kurulu başkanıyım. İki afay ciktı Biri eski muhtar, Karşısında Mustafa diye birisi.
Köyde İlhani adında bir şahıs var. Dürüst mü dürüst. Namazında niyazında birisi. Çok kitap okur. Bizlerle konuşur tartışır; daha doğrusu dinleyicidir. Günlük gazeteleri genelde okur.
Köyün diğer okulunda 5 öğretmen daha çalışıyor..Biz öğretmenler İlhani’ye, sen de aday ol, bunların karşısında sen kazanırsın. Bak herkes menmun olmadığını söylüyor. Hiç olmazsa okula felan faydan olur, dedik. Diğer öğretmenler de aynı şeyi telkin etti felan derken cebren ve hile ilede olsa, gönülsüz gönülsüz İlhani de aday oldu. Ama muhtar biliyor bizden oy alamayacağını biliyor. Çünki ben gelmeden köye haberim gelmiş. Daha ilk günden o dosyayla geldi. Bana üstündeki sloganı gösteriyor."Ezan susmaz, VATAN bölünmez"
Sanki vatanı ben böleceğim, sanki ezanı ben okuyacağım.
Okulun harabe durumundan dolayı tartıştık. Ama aslında beni siyasi yapımdan dolayı değil, bütçeden okulun hakkı olan harcamayı yapmasını istediğim için soğuk duruyor. Öyle demeyin köyün yıllık bütçesi bu günkü parayla en az 20 bin dolar. Yasal olarak En az Onda birini okula harcamak zorunda ama yıllardır beş kuruş harcamamış.
Mustafa mı. Onun da muhtardan farkı yok. Hani bir Arnavut fıkrası vardır: Adamın biri arnavuda kızgınlıkla ‘Git ordan ulan gavat! ’ demiş de; Arnavut anlamayınca adama ‘Gavat ne demek’ diye sormuş. Adamda bakarki Arnavut çam yarması gibi bir şey. Korkusundan tehlikenin farkına varır: ‘Yiğit, kahraman, çalışkan demektir.’ demiş. Arnavut’un bu övgü karşısında omuzları kabarmış ve adama: ‘Sana bir şey deyim mi usta? Benim ağam da? benim rahmetli baba benden daha da gavattı.’ demiş.
Velhasıl, halihazırdaki muhtarala, Mustafanın ikisi de arnavudun dediği gibi. Biri birinden beter. Ama Mustafa oldukça varlıklı.
Seçim arifesindeyiz. Muhtarlık yarışı tam kızışmış. Bir ilhani sessiz duruyor. Akşam üzeri kahvede toplanmışız. Biz öğretmenler kahvenin bir köşesine oturmuşuz hem gazete okuyoruz, hem de muhtar adaylarının atışmasını izliyoruz ibretle.
Bakmayın siz köylünün saf olur diye adının çıktığına. İnsanları biri birine tutuşturmayı çok severler. Hele bir dillerine düşmeye gör.
Yandın. Ama senle bir işleri varsa dünyanın en mülayim adamı pozundadırlar. Tabi böyle bir genelleme yapmak yanlış olur. İçlerinde Ilhani gibileri de var.
İlhni gelip yanımıza oturdu. Gazeteleri okuyor. Derken köylüler Muhtarla Mustafa’yı, öyle biri birine düşürdüler ki: Ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor. Derken başladılar belden aşağı vurmaya. İş öyle bir yere geldi ki biri birini parçalayacaklar.
Bizim hayvandan ad alan muhtar efendi, Mustafa'nın yakasına yapışıp: ''Sen kimsin ulan! Köyde ki Şey yaptığım kadınlar bana oy verse yeter! '' diye rakibinin üzerine yürümez mi? Köylü adete gülmekten kırılıyor.
Ben İlhani'nin dizine vurup:
-Tamam İlhani; muhtar kendini harcadı. Saf dışı.
-Yok hoca sen bu köyü tanımıyorsun
-Tanıması mı var be kardeş. Adamım propagandasına bak sana. Düpedüz ananızı avradınızı becerdim diyor.
Öyle mi sanıyorsun. Bak göreceksin, yarın yine muhtar bu pzv...
Neyse ertesi gün sandıklar açıldı. Sayım başladı.
Köylü neler koymamış ki zarfın içine. ''Ben eski muhtarı anasını.." diye başlayan küfürler. "Felanın karısına..." şunu yaptı diye yazanlar.
Ben işi şova sokmuşum. Her yazıyı sesli okudukça, sanırsın ki köylü M: Ali Erbilin şovunu izliyor. Muhatabı olmayanlar gülmekten yıkılıyor. Hele de belden aşağı laflara. İşin garibi bu yazıyı yazanların bir çoğu İlhani'nin veya Mustafa'nın adamı. Tabi ki OY İPTAL:
Sonuç ne oldu dersiniz? Bizim aday oyun yüzde yirmisini, Mustafa yüzde yirmibeşini, mutar yüzde ellibeşini alarak tekrar seçildi. Hem de iki cami, bir mescit, bir de kuran kursu olan köyde. Hem de ben hepinizin. anasinı avrafını... propagandasını yaparak.
Muhtar cumhurbaşkanı seçilmişcesine ayağa kalktı ve bana ''Aldın mı.............ğımın öğretmeni'' dergibi:
-"NASIL HOCA!", DEDİ
Ne derdin yıkılmıştık. Bozuntuya vermemek için ki zaten yenilmeye alışmışız hayatımız boyunca. Tuttuğumuz takım beşiktaş, siyasi yapımız emekten, emekçiden, köylüden, yurdumun ezileninden yana, üstüne üstlük birde öğretmensin.
Bu ülkede acı çekmek istemiyorsan Beşiktaşlı bir de solcu olmayacaksın. Bir sütlü inek ol daha güzel yaşarsın. Hiç olmazsa sağarlar ama bari yemini de verirler. Oysa sağılmışız yıllarca. Hem de milletçe sağılmışız ama inek kadar sevilmedik hiç. Hep dövülerek hırpalanarak sağıldık. Oda yetmedi işkenceler, hapisler, o da yetmedi kimimizi sürdüler, kimimiz faili meçhullere karıştık.
Öyle sebepsiz kaybolanlara bizim köyde evliyaya karıştı derler. Kim bilir belki de o kaybolanlar evliyaydı da haberimiz yok.
-Nasıl hocaaa!
- Ne diyim muhtar beline kuvvet. Ama bir sorum var. Bunun yarısı kadın anladık, şu geriye kalanlar kim ulan bana onlar lazım.
Ama köylü mest oluyor, bir gülüşme, bir kahkaha ki sorma. Anamızı bekleyeni seçtik diye herkes zevkten dört köşe
Kim demiş: ‘Türk köylüsü espriden anlamaz! ’ diye
Atatürk boşuna dememiş 'Köylü, milletin efendisidir.', diye.
Onu bunu bilemem ama Türkiyenin dört bölge, yedi köyünde çalıştım. Çalıştığım bütün köylerin muhtarının uçkuru gevşekti nedense.
kÖY MUHTARININ BİRİSİNİ DE GECE YARISI OLMAMASI GEREKEN BİR YERDE YAKALAMIŞLAR. ERTESİ GÜN ARI OĞUL VERECEK DE ONU BEKLİYORDUM DİYE BİR AÇIKLAMA GETİRMİŞTİ. BEN ARICI DEĞİLİM. SAAT 02 DE OĞUL VERİRİ Mİ ONU BİLEMEM
Genel Seçimlerde de soygunun en çok olduğu yerlerde aynı parti daha büyük bir oyla seçilmedi mi..
Galiba ülkemde seçilmi kazanmak, veya devletten ihale almak istiyorsan .. milletin a...sına ... koymak veya ... muhtar gibi kaleyi içten fet etmek lazım.
Mahmut NAZİK: 2007 Mersin
Mahmut Nazik
Kayıt Tarihi : 20.4.2009 14:02:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
BİRAZ KABA GİRDİM AMA,
ANLADIM Kİ MUHABBET ADAMSIN.
NE GÜZEL YAZMIŞSIN,
TÜRK KÖYLÜSÜNÜ DE NE GÜZEL ANLATMIŞSIN.
ELİNE DİLİNE SAĞLIK.
BEN DE SANA BİR YAŞANMIŞ OLAY ANLATAYIM.
Seçim propoğandası için Ankara'nın Çubuk İlçesi'nin bir köyüne gitmiştik. Köy muhtarı anlatıyor.
'Hocam Bizim Köyler Fakir köylerdir, ama misafirine çok iyi davranır ve ikram ederler. Bir gün köyde seçim var. Genel seçimler. Köy de sandık kuruldu. Sandın başında ilçeden gelen CHP'li bir sandık görevlisi var. Ama gel gör ki, köy komple AP'li. Herkes sıra olmuş, oyunu kullanıyor.
Öyle oylar kapalı yerde değil. Açıktan açığa her köylü herkesin önünde, alıyor eline mührü, KIRAT'ın böğrüne böğrüne basıyor. CHP'li müşahit bir ara kulağıma eğildi. 'Yahu Muhtar görüyorum ki herkes Adalet Partili. Ama senden bir ricam var. Şimdi kazaya vardığımda benim yüzüme tükürürler. Ulan bir kendinden başka, koca köyde oy attıracak bir adam tavlayamadın mı derler. Bir iki tane de benim hatırım için benim partime oy verdirebilir misin' dedi. Ben ayağa kalktım. Sıranın oy kullanacaklara hitaben, sıranın şurdan şurası bölünsün dedim. Geçmiş gün unuttum ama en az 20- 25 kişi vardı. Bunlar misafirimizi ağırlamak için, CHP'ye oy verecekler dedim.Onlar da geldiler misafirin gözü önünde ALTI OK'un bağrına bastılar mührü. O günden sonra o CHP'li yılda bir kaç kez bizim köyümüzü ziyaret etti.Bu olay köyümüzde halâ anlatılır' dedi.
BEN AĞLAMIŞTIM MUHTARDAN BU OLAYI DUYUNCA. ŞU TÜRK KÖYLÜSÜ’NÜN SAFLIĞINA BAK MI DESEM, YOKSA MİSAFİR AĞIRLAMAK UĞRUNA BAK, OYUNU BİLE HEDİYE EDİYOR MU DESEM. BEN İKİNCİSİNDE KARAR KILDIM.
YAŞASIN TÜRK KÖYLÜSÜ.
ATATÜRK'ÜN ' TÜRK MİLLETİ MİSAFİR PERVERDİR' sözü aklıma gelşdi. O milletini, köylüsünü iyi tanımıştı. O yüzden belki de 'KÖYLÜ TÜRK’ÜN EFENDİSİDİR” sözü buraya cuk diye oturmuştu.
SELÂM VE SEVGİLERİMLE,
ÇOKI GÜZEL YAZDIĞIN HİKAYENE BENDEN
10 NUMARA TAM NUMARA.
NECATİ OCAKCI
ANTALYA
TÜM YORUMLAR (4)