Saat Çini vurdu birden: pirinççç
Ben gittim bembeyaz uykusuzluktan
Kasketimi eğip üstüne acılarımın
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Karanlık her sokaktaydın gizli her köşedeydin
Bir çocuk boyuna bir suyu söylerdi. Mavi.
Bir takım genç anneleri uzatırdı bir keman
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
muhteşem bir şiir! Hele ki bu günlerde tekrar okumak lazım!
Yeni şafaktan Dücane Cündioğlu nun bugünkü yazısından bir bölümü paylaşmak istiyorum,
Evlerimizde kullandığımız eşya adlarını biraz hatırlamaya çalışalım mı?
Tek tek meubles adları... ama önce entré, sonra salon... Karşımızda portemanteau... biraz ilerlesek belki bir canapé... belki bir bergère... muhtemelen bir console... bir comodine... bir étagère... belki de bir chiffonière... ama muhakkak bir garderobe... bir toilette... masası da yanında... hatta ışıktan koruması gerekirken ışık vermeye başlamış bir abat-jour... anlamı değişmiş bir aspirateur... arabayı garage'a çekmeli, ampoule'leri yakmalı, vase'ya çiçek koymalı, belki de balcon'a çıkıp antenne'i düzeltmeli, salon'da radio'yu açmalı, bu sırada da bagno'ya gidip bir douche almalı.
Bu sözcüklerin birkaçı İtalyanca, ama çoğunluğu Fransızca...
İşte biz, işte ev eşyalarımız!
* * *
Bilincimizin mekânı ve eşyayı biçimlendirme sorununun kökleri çok derinlerde.
Adlandırma sorunu da buradan kaynaklanıyor.
Lâtife kabilinden iki örnek daha vereyim:
1) 'Yüz Numara'
Eskiden Arapça'dan alınma kenef veya helâ sözcükleri kullanılırdı, terkedildi. Bu sözcüklerin yerini 'tuvalet' aldı, şimdi o da ayıp, artık 'lavabo'ya gidiliyor.
Peki niçin 'yüz numara' denmiş, üstelik '00' ile gösterilirken?
00'ın Fransızcası: 'sans numéro' (numarasız).
Bizim bilmişlerimiz, telâffuzundan hareketle terkibi 'cent numéro' (yüz numara) okumuşlar. Hepsi bu!
2) 'Su basmanı'
Türkçe bir terkib zannedilir. Su malum, basman da basmak'tan geldiğine göre sorun yok. Hâl böyleyken, bu inşaat teriminin eski binaların suyun erişemeyeceği yükselti kısmına atfen kullanılmasında ne mahzur olabilir?
Hiçbir mahzur yok, ama ne yapalım ki ibarenin aslı Fransızca: 'sous bassement' (alt zemin).
* * *
Ne gülüyorsun dostum, anlattığım senin hikâyen!
ortalık kızışmışdı; ben labiretin dördüncü katından inip şövalyeleri seyrettim. yanımda ne şarabım vardı, nede rakım deşecek biraz aklım, birde tuşlara dokunabileceğim on parmağımdan biri.. diğer parmaklarım alınganlık gösterirmi bilmiyorum.. ama gözünüze batırabileceğim en konsantre parmağım bu.. şimdi bir müşteri geldi. bir şeyler istedi verdim gitti.. anlıyacağınız kaktüslerin üstünden sunuyorum lakırtılarımı
uzatmayalım kurnaz tilki laflar savurup bulandırmakta usta.. şair ölmüş susta.. uyansa kabrinden kalkıp verecek ağzının payınıda; ne yapalım'ki ölüler tokat atmaz. bizde vekaleti alıp üzerimize çişeliyoruz. öyle denmezmiş. bir kadının anlı çocuğu olmaz,bir kadının elleri dost arkadaş sanılmaz ,cinselliğin tüm şeytansı fantazileri dolanırda yiğitlerin boynunda; erkekliğe sığmaz bunu söylemek. öyleyise içinizin yalan rüzgarlarını dinleyinde adam desinler size. uzatmayalım neticede şiir yazılanlar ağzına gelenide söyler ,bilmem neyine gelenide..siz çözemediğiniz ilmikleri atıyorsunuz kuyuya sonrada konuşuyorsunuz meydanı boş bulup.zatı ahalileri karıştırsınlar antolojileri atmasyon şiir tarzı varmı yokmu şiir akımlarının binlercesi baş tacımızdır öyle olmassa sizin şiir dağarcığınız olurmuydu? olmazdı.. olmazdı vallahi olmazdı. siz bu insanların gölgesinde cirit atan şairciklersiniz. bunu bilin ve ona göre yazın yorumlarınızı..uslubum içinde özür diliyorum herkesten.. saygılar..
Nsi/Nadir Sayin: Artık bu köşenin tekrar otmatik düğmeye basılı şekilde, aynı şiirleri tekrar tekrar aynı güzergah üzerinde seyretmesi yoluna sokulmasını baz alarak, terk etttiğiniz bu köşe hakikaten terk edilmeyi hak ediyor.
Solcu sağcı yağcı her ne olursa olsun şairlerin gerçekten güzel şiirlerini seçip buraya asmak çok mu zor.?Şairler hayatta olsa hayatta olanlarada sorulsa seçilen şiirlerini değil
en beğendikleri şiirleri tavsiye ederlerdi sanıyorum.
Doğruya doğru bu konuda çok haklısınız.Saygılarımla.
Ama tabii siz diyelim ki Bursalısınız..Bursalı kalıp..Tropzonluya saygı duyuyorsanız..Lazsanız..Romanları da aynen sizin gibi insan görüyorsanız..Kürtseniz..Gürcünün gürcü olmasını değil.. onun olurya vatan anlayışını kabul etmiyorsanız ..Olurya sanat sanat için diyorda..sanat insan içindir diyenlerin de şiirini içinize sindiriyor ve nihayetinde onun da bir sanat eseri olduğunu kabul ediyorsanız ya da öbür türlü..Ve tabii siz de sevişiyor ve diger şevişenin..sevişme aşkını şiirleştirmesini de bir insan varının doğasal gereği ve gereksinimi görüyorsanız..ama onun şeklini şemalini edipli bir şekilde eleştiriyor olsanız dâhi demek ki siz bir meleksiniz…tabii mecazi anlamda...
Peki bir önce ki yorumla aynanıza baktıysanız…, söyleyin hadi şimdi kendinize nerede siniz ve nesiniz?..insan mı..Böcek mi? ..yoksa ikisi arasında gel-gitte mi?..Buna tek doğru ve gerçek yanıtı yapabilen yine sadece siz kendiniz ve aynanız olmalı!
şiirin özü ülke ülke ülke olmalıydı. Toplumsal yargıların içinde ülkke kavramı eritilmiş.Şiirin konuları farklı farklı. Her bölüm için ayrı bir eleştiri yapılabilir. İyiki varsınız şaiirler Saygılarımla. Nazır Çiftçi Ankara 09.01.2011
Artık bu köşenin tekrar otmatik düğmeye basılı şekilde, aynı şiirleri tekrar tekrar aynı güzergah üzerinde seyretmesi yoluna sokulmasını baz alarak, terk etttiğim bu köşeye arasıra göz atmak bana vesile oldu..
Nitekim antolojinin kendi dünya ve sanat görüşü doğrultusundan öteye geçemeyen ve böylelikle biatcı güdümüne girip burada adam gibi özgür ve evren genişliğinde seçici kurul oluşturulamayacağı kendi kafalarına da zonkladı sanıyorum. Seçici kurul zaten gönüllü olarak ifa etmiş oldukları burda ki fonksiyoinlarının altına ezildiklerinden olsa gerek, uzun müddet ücretsiz tatile gönderildiler herhalde ya da kendileri yansamalı giydileri ipek dondan sıyrılıp tekrar kendi has donlarını da giymiş olabilirler bilemiyeceğim…Neyse…
Bu şiire geçtiğimiz sene kısa yorumumu yapmıştım..O halde bu sene de şunu ekleyeyim…
'Küçük insan kişilerle, orta insan olaylarla, büyük insanlar fikirlerle ilgilenir'.. sözü bir.
…
İkincisi:
`Tevrat'ı yazabilirim
İncil'i dizebilirim
Kuran'ı sezebilirim
Madem ki ben bir insanım`
Dikkat çeken şu..Acaba burda şairin.. şiirinde ki işlevi ne.. Ve onun şiirini yorumluyanların şu yukarda ki sözlerde işlevi ne... Daimi boş yere dememiş.. Kâinatın Aynasıyım..
Şimdi siz insansanız..sağcısınız, ya da siyaset güdümünde olmadan da milliyetcisiniz..tabii neden olmasın ki..Diyelim ki siz müslümansınız...Temiz ve inancında ..tabii büyük saygı uyandırırsınız..Ama siz Diyorsanız ki ben milliyetciyim, Türküm, Kürdüm..Müslümanım—Hıristıyanım...Solcuyum..ateistim..aydınım..Atatürkçüyüm..Demokratım, Osmanlıyım,..insanım...Ve o sıfatlara, görüşlere, ülkedaşlığa, inanca, kavaramlara sadece sizin varlığınız varlık olup..digerlerini ötekileştirip kendinizi görüşünüzü ve diyelim ki solculuğu öcüleştiriyorsanız.. dinci olupta komünistliği, komünist olupta dindarı vampirleştiriyorsanız bilin ki kendi beyninizde kişileri, olayları ve fikirleri yiyen bir hamam böceğisiniz...
Bunu ben demiyorum..insanın insan oluşundan bu yana düşünen ve kavramları ve diyelim ki yukarda ki Bir söz ile şiiri üretenler diyor..
İyi de sizin aynanız size ne diyor?..onu da siz bulun !
ona ne şüphe Onur Hanım solcu olsaydınız hey sene değil her ay en berbat şiiriniz güne asılırdı :))
Saygı ile..
' Seçme Şiirler ' panosunda, Cemal SÜREYA'NIN ' Ülke ' başlıklı şiirini ilgiyle okudum. İmge, simge atraksiyonunu sergileyen bir şiir. Kimi vurgular postmoderne kaymış olsa bile, ilginç bulduğumu söylemeliyim:
1) Kasketimi eğip üstüne acılarımın.
2) Bir misillemeydin yalnızlığa.
3) Kaybetmek daha güç bulamamaktan.
4) Kibrit çak; masmavi yanardı sesin.
5) En gizli kelimeleri aktarırdı ağzıma.
6) Ölüm, bir çerşit sevgiyle uçar.
7) Canımla besliyorum, şu hüzün kuşlarını.
............................................
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Edebiyat sosyolojisi bir metni ele alirken mekan-zaman-yazar/sair birlesimlerini bir arada tutarak yapmaya calisir.bunun yapisal boyutunda ise taslarin toplamindan daha buyuk toplami cikarmaya calisir...
Cemal Sureyya,Dersim Isyani olarak tarihe gecen bir surecte cok kucuk yasta goc'e zorlanan bir ailenenin cocugu ve cok zor sartlarda buyur.Sosyalist bir dunya gorusu benimseyen,lakabi 'Kürt Cemal'diye bilinen bir sair-yazardir.
Onur Bilge hanim siiri pan-turkist bir cerceveden ele almis.oysa sairin boyle bir anlayisinin olmadigi sairi taniyanlar tarafindan cok iyi bilinmektedir.tabi siirin basliginin ulke olmasi bu sahsi boyle bir dusunceye sevketmistir.yani bu metin analizi, Onur Bilge hanimin bize gore bilincaltini aciklar.Kesinlikle suclama degil bu.cunku siirdeki bazi imgeler boyle bir neden sonuc iliskisine goturmustur.ama metinin ve sairin anlayisi boyle degildir,biliriz.
Kemal Bey'i de kendi haline birakiyoruz artik.Sair/siir oldugu onun kriterlerinde yer bulmamissa kimse yarimci olamaz O'nun kriterlerine
Bu şiir ile ilgili 65 tane yorum bulunmakta