Saat Çini vurdu birden: pirinççç
Ben gittim bembeyaz uykusuzluktan
Kasketimi eğip üstüne acılarımın
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Karanlık her sokaktaydın gizli her köşedeydin
Bir çocuk boyuna bir suyu söylerdi. Mavi.
Bir takım genç anneleri uzatırdı bir keman
Sen tutar kendini incecik sevdirirdin
Bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa
Yalnız aşkı vardır aşkı olanın
Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Kardeşim olan gözlerini unutamadım
Çocuğum olan alnını sevgilim olan ağzını
Dostum olan ellerini unutamadım
Karım olan karnını ve önlerini
Orospum olan yanlarını ve arkalarını
İşte bütün bunlarını bunlarını bunlar
..........
..........
Kayıt Tarihi : 28.3.2001 01:36:00
Şiiri Değerlendir
© Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık
Evlerimizde kullandığımız eşya adlarını biraz hatırlamaya çalışalım mı?
Tek tek meubles adları... ama önce entré, sonra salon... Karşımızda portemanteau... biraz ilerlesek belki bir canapé... belki bir bergère... muhtemelen bir console... bir comodine... bir étagère... belki de bir chiffonière... ama muhakkak bir garderobe... bir toilette... masası da yanında... hatta ışıktan koruması gerekirken ışık vermeye başlamış bir abat-jour... anlamı değişmiş bir aspirateur... arabayı garage'a çekmeli, ampoule'leri yakmalı, vase'ya çiçek koymalı, belki de balcon'a çıkıp antenne'i düzeltmeli, salon'da radio'yu açmalı, bu sırada da bagno'ya gidip bir douche almalı.
Bu sözcüklerin birkaçı İtalyanca, ama çoğunluğu Fransızca...
İşte biz, işte ev eşyalarımız!
* * *
Bilincimizin mekânı ve eşyayı biçimlendirme sorununun kökleri çok derinlerde.
Adlandırma sorunu da buradan kaynaklanıyor.
Lâtife kabilinden iki örnek daha vereyim:
1) 'Yüz Numara'
Eskiden Arapça'dan alınma kenef veya helâ sözcükleri kullanılırdı, terkedildi. Bu sözcüklerin yerini 'tuvalet' aldı, şimdi o da ayıp, artık 'lavabo'ya gidiliyor.
Peki niçin 'yüz numara' denmiş, üstelik '00' ile gösterilirken?
00'ın Fransızcası: 'sans numéro' (numarasız).
Bizim bilmişlerimiz, telâffuzundan hareketle terkibi 'cent numéro' (yüz numara) okumuşlar. Hepsi bu!
2) 'Su basmanı'
Türkçe bir terkib zannedilir. Su malum, basman da basmak'tan geldiğine göre sorun yok. Hâl böyleyken, bu inşaat teriminin eski binaların suyun erişemeyeceği yükselti kısmına atfen kullanılmasında ne mahzur olabilir?
Hiçbir mahzur yok, ama ne yapalım ki ibarenin aslı Fransızca: 'sous bassement' (alt zemin).
* * *
Ne gülüyorsun dostum, anlattığım senin hikâyen!
uzatmayalım kurnaz tilki laflar savurup bulandırmakta usta.. şair ölmüş susta.. uyansa kabrinden kalkıp verecek ağzının payınıda; ne yapalım'ki ölüler tokat atmaz. bizde vekaleti alıp üzerimize çişeliyoruz. öyle denmezmiş. bir kadının anlı çocuğu olmaz,bir kadının elleri dost arkadaş sanılmaz ,cinselliğin tüm şeytansı fantazileri dolanırda yiğitlerin boynunda; erkekliğe sığmaz bunu söylemek. öyleyise içinizin yalan rüzgarlarını dinleyinde adam desinler size. uzatmayalım neticede şiir yazılanlar ağzına gelenide söyler ,bilmem neyine gelenide..siz çözemediğiniz ilmikleri atıyorsunuz kuyuya sonrada konuşuyorsunuz meydanı boş bulup.zatı ahalileri karıştırsınlar antolojileri atmasyon şiir tarzı varmı yokmu şiir akımlarının binlercesi baş tacımızdır öyle olmassa sizin şiir dağarcığınız olurmuydu? olmazdı.. olmazdı vallahi olmazdı. siz bu insanların gölgesinde cirit atan şairciklersiniz. bunu bilin ve ona göre yazın yorumlarınızı..uslubum içinde özür diliyorum herkesten.. saygılar..
Solcu sağcı yağcı her ne olursa olsun şairlerin gerçekten güzel şiirlerini seçip buraya asmak çok mu zor.?Şairler hayatta olsa hayatta olanlarada sorulsa seçilen şiirlerini değil
en beğendikleri şiirleri tavsiye ederlerdi sanıyorum.
Doğruya doğru bu konuda çok haklısınız.Saygılarımla.
Peki bir önce ki yorumla aynanıza baktıysanız…, söyleyin hadi şimdi kendinize nerede siniz ve nesiniz?..insan mı..Böcek mi? ..yoksa ikisi arasında gel-gitte mi?..Buna tek doğru ve gerçek yanıtı yapabilen yine sadece siz kendiniz ve aynanız olmalı!
TÜM YORUMLAR (65)