Ulan İstanbullu Şiiri - Ertuğrul Koç

Ertuğrul Koç
42

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Ulan İstanbullu

“-Ulan İstanbullu “ diyebilmek bütün hışmıyla.
“-İstanbullu” deyip dövmek, boğazlamak...
Acı çektirmek yavaş yavaş intikamımın ziyadesiyle
Hepsinden vazgeçip tükürmek suratına suratına
Sonra bu muydu Başçiftlikli olmak demek?
Hesabını sormak yalnızlığa terk edilişimin
Sukuta emanet edilişim niyeydi! Bu ne demek?
Hayınlığına kurban gittim; sevmekmiş...Hani sevmek?

Bu yalçın doruklarda benim; tek. yapayalnız
Bana deniyor garip, öksüz; bulunmaz gülümseyecek

Hadsiz bir nihayet başladı azap azap çekercesine
Yollar gayrı uzak bana, yok ki bu cenaha gelecek
Niye! Niye bırakıldım esarete somsoğuk zindanda
Semada uçan kuşlar bile yüz çevirdi artık dönmeyecek
Zaman kervanında sen ol yoldaş Ey yalnızlığım!
Kızgın sellere kapılmış yüreğime serp serinliğini
Afaka bakmak zor, güneş doğmaz benim için
Sevdasına adandığım gitti, dönmedi sersemim
Biz alıştık karlı yolların yolcusuzluğuna
Mahkumluğuna ünsiyet ettik ayazlı dağlarda
Tenha sokaklarda çaldığım o eşsiz teraneler
vefakar Bir çobanın oldu, daim bedenimde gezer

Yürü yoldaş zaman! Sür atını gidelim akıbete
Böyle ihtiraslar çok ağır, taşıyamayız… Gelmez bize
Tırısa kaldır bineğini, cılgalı güzergah hazır önümüzde
Biz... Sevda kurbanlarıyız, elbette yazılacak tarihe.

“-Ulan İstanbullu” deyip susmak en sonunda; biçare!
Gafletten uyanırsın bir gün, sürmez ki bu saadet...
O vakit sor semaya beni, gönlünü deşercesine
Pişmanlığından kavrulurken geçmez o ömürden saat...

Ertuğrul Koç
Kayıt Tarihi : 12.12.2008 15:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ertuğrul Koç