Ulan Çumra Şiiri - Ali Ulvi Şahin

Ali Ulvi Şahin
160

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Ulan Çumra

Ulan Çumra
Ulan Çumra sende ne çok ahım var
Oh da dedim amma en çok vahım var
Her yerinde sevabım günahım var
Söyleyenler sözünde hep merd olur,
Söylemesem içerime derd olur

Ulan Çumra çocukluğu geçirdik
Köyden kente evimizi göçürdük
Eşe dosta ağu- zemzem içirdik
Bizler geçtik ne yollardan kopmadık
Çok şey yaptık kötülüğü yapmadık

Ulan Çumra yolun yoktu geçmeye
Ben çocuktum suyun geldi içmeye
Nail gitmiş yoncaları biçmeye
Kemal emmi arabada bekliyor
Saurer de yol yapmıyor tekliyor

Ulan Çumra bir zamanda su bastı
Eşyaları millet tavana astı
Başkaca yok sade Çumra’ya hastı
Odalardan suyu dışarı attık
Islak tahtaların üstünde yattık

Ulan Çumra okulları bitirdik
Gücümüzü mesleğe de yetirdik
Dernek deyip eşle dostla oturduk
Günlerimiz iyi kötü geçiyor
Kimi kahve kimi çayı içiyor

Ulan Çumra insanların pek yaman
Dedim diye sevinmeyesin hemen
Tren gelir verir kara bir duman
İstasyonun ana baba günüydü
Bütün bunlar hayatımın dünüydü

Ulan Çumra boş vaktimiz var idi
Dernekteki küçük oda dar idi
Sazı tutan çiviyle duvar idi
Birkaç sene keyfle çaldık söyledik
Düğün çaldık, bazıda henk eyledik

Ulan Çumra bazı ava giderdim
Eşi dostu aklımca da güderdim
Birer tüfek alın diye önerdim
Bir gecede dört beş tüfek topladık
Çok sevindik havalara hopladık

Ulan Çumra tarlaların biçildi
Av yasağı günleri de geçildi
At araba kanat verdi uçuldu
Her tarlada bıldırcını bulurduk
Boş atmazdık her atışta vururduk

Ulan Çumra aramazdık kızları
Aklımızda Hotamış’ın kazları
Bizi saklar koca gölün sazları
Gah kıyıdan gahı göle girerdik
Avcılığın defterini dürerdik

Ulan Çumra kaz avına gideriz
Bir oluruz sürümüzü güderiz
Yol parası birkaç lira öderiz
Sabah avı tatlı olur güzlükte
Durma öyle saklan çabuk düzlükte

Ulan Çumra çil kekliğin pek boldu
Köpeklerde hemen kokuyu aldı
Mazlum hoca neden geride kaldı
Uçanlara dikkat edin de bakın
Takip edin hangisi kondu yakın

Ulan Çumra köylerine sözüm yok
Adakale Alkaran’da izim çok
Av avladık yedik şimdi karnım tok
Her bir köyde vardı gönül dostumuz
Nere gitsek seriliydi postumuz

Ulan Çumra bıldırcınlar öterken
Kırlarında lale sümbül biterken
Kuzuların çimenlerde yiterken
Baharında ayrı bir tat var idi
Gönlümüz hoş sınırların dar idi

Ulan Çumra boz dağdaki tavşana
Sofra kurduk meralarda yavşana
Tamah yoktu ne şöhrete ne şana
Saklı gizli tel örgüye girerdik
Avlanırdık murada da ererdik

Ulan Çumra şoförümüz camızcı
Atıcımız tutucumuz camızcı
Arkadaşım damadıdır camızcı
Tavşan kovduk ne hendekler atladık
Ekmek et bol yedik içtik patladık

Ulan Çumra Sırçalı’ya çıkardık
Oncağızdan tüm ovaya bakardık
Öğlen için ateşleri yakardık
Adam başı beş bıldırcın pişirip
Yatar idik göbekleri şişirip

Ulan Çumra ne çok avın var idi
Tarlaların Çil kekliğe dar idi
Köpeksizken bıldırcınlar zor idi
Ne fermalar gördük avı kaldırdık
Aceleyle bıldırcını saçmalara aldırdık

Ulan Çumra iyi tüfek atardık
Öğle vakti çalıları çatardık
Akşam üstü vasıtaya yeterdik
Ne yolları av var diye yürüdük
İşte böyle tüm canlıyı kürüdük

Ulan Çumra güzün beklerdik kazı
Ekin çıkar yeşil kaplarsa yazı
Kayık ile geçer gidersek sazı
Kaç istersen o kadar av vurursun
Acır pişman olur sonra durursun

Ulan Çumra balıkların çaylarda
Bulunmazdı su kesilen aylarda
Kıyısında ağalarda beylerde
Çarşambadan neler neler kazandı
Barakacı oyunları bozandı

Ulan Çumra derken düştük içmeye
Yeyip içip çal söylerken göçmeye
Sarhoş olup kendimizden geçmeye
Nasıl oldu bilemedik bulaştık
Hayli zaman ayık sarhoş dolaştık

Ulan Çumra derneğimiz masamız
Kadeh diyor izin veren yasamız
Ne derdimiz vardı nede tasamız
Senelerce keyfimizle yaşadık
Hile gördük ahbapları boşadık

Ulan Çumra totocumuz Süleyman
Şişeleri yana diziyor hemen
Ocakçımız Sofu dersen pek yaman
Bir masada içkimizi verirdi
Geç kalanın gönül yağı erirdi

Ulan Çumra Kamarat’ın dolmuşu
Fordu verdik Mustafa’nın olmuşu
Belli değil kimin kimi yolmuşu
Hiç görmeden arabalar değişti
İkisi de şansa boyun eğişti

Ulan Çumra kalkıp kaçtık oradan
Döner gelir bulamasın buradan
Haksızlığı bırakır mı yaradan
Biz kaçmıştık okçu köyünde kaldık
Yarı yoldan fordun haberin aldık

Ulan Çumra bir dolmuşta totoda
Oturuyor şişeleri potada
Kalkıvermiş aklı fikri otoda
Götürüp te bir sokağa sakladık
Sabaha dek kendimizi akladık

Ulan Çumra bizim dolmuş nerede
Acep köyde yolda belde derede
Karakolda ifadeyi verede
Süleymancık poliste sabahlamış
Her dakika hem oflamış ahlamış

Ulan Çumra arabayı bulmuşlar
Şakamızı hemencecik bilmişler
Öfkelenmiş biraz sonra gülmüşler
Ulan demiş soracağım ben size
Aldırmayın siz boş verin densize

Ulan Çumra camilerin ulusu
Arafa’nın destisinin dolusu
Çakırında rakısının sulusu
Kimi içer parasını ödemez,
Kimi kaçar sürüsünü güdemez

Ulan Çumra Ahmet Tekin kavunu
Avşar bilir müstahsilin tavını
Veli yazar istidaya savını
Herkes gizli saklı bir dünya
Karakolda okunuyordu künye

Ulan Çumra berberleri unutma
İzzet ile, Fevzi’yi de bir tutma
Kör Memet’i, sakın yabana atma
Recep usta hepisinin ustası
Hepsi göçmen acı biber hastası

Ulan Çumra Selahattin garip kul
Ayran verir istemiyor para pul
Konya ne ki ev önünde biter yol
Ağalarla rekabetleri etti
Dayanmadı kısa zamanda bitti

Ulan Çumra tavşan köprü alemdar
Çay boyunda otururuz yerim dar
Herkes hesabını verir veya verimkar
Git gel işler arabayla görülür
Arkadaşlık merhabayla örülür

Ulan Çumra Çarşamba’nın kıyısı
Tavşan köprü hepsinin de iyisi
Totocumuz oltacılık seyisi
Ayağında uzun paçalı bir don
Olta elde: -Neyle avlanır bidon?

Ulan Çumra gittiler su almaya
Çabuk olun sakın ha geç kalmaya
Beş saat var onlar sudan gelmeye
Mustafamız kızdı bidonu attı
Totocumuz oltayla bidon tuttu..

Ulan Çumra besler iken tavuğu
Kim isterse o gün giyer kavuğu
Bir fırsatta bulur isek kovuğu
Toplanırdık horozları keserdik
Yer içerdik gelmeyene küserdik

Ulan Çumra civciv bile besledik
Soba yaktık kümesleri süsledik
Sabaha dek türkü çaldık sesledik
Zarar ettik dörtbin civciv satınca
Kazandırdık anadola; katınca

Ulan Çumra sera kurdum ben sana
Allah biraz yardım etse insana
Etmezde kar yağdırırsa nisana
Sular doldu fideleri çürüttü
Talih bizi sanki nerde yürüttü

Ulan Çumra sebze ektim tarlaya
Umardım ki şansımızda fırlaya
Koyun yedi; köylülerde horlaya
Yarısında kavun kaldı elimde
Üç ortağız taksicinin dilinde

Ulan Çumra tarlamıza gideriz
Her birimiz ayrı taksi güderiz
Akşam da al diye tembih ederiz
Şoför diyor utanırım ayıptır
Bile gidin ayrı taksi kayıptır

Ulan Çumra sattık onu kırkbeşe
Şoför demiş bak alıyon beleşe
On bini ver karışmayayım leşe
Erizvan’ım on bin lirayı almış
Üç ortağa ikişer zarar kalmış

Ulan Çumra çok güzeldin baharda
Bülbüllerin seslenirdi seherde
Lalelerin mahzun boyun eğerde
İnsanına ne deyip te kızmalı
Güzellerin hep oyalı yazmalı

Ulan Çumra yıkık köprü dururmu
Ömer usta üç tekerli yürürmü
Rüzgar emmi bulutları sürürmü
Fırtınalar yağmurları getirir
Sulanınca tarla mahsul bitirir

Ulan Çumra bir ovasın kocaman
Kışın: tipi, kar; boranın pek yaman
Hele birde siste kaldığın zaman
Bir adımı göremezsin gözünle
Yaşasan da anlatırsın sözünle

Ulan Çumra ovaların kırların
Trenlerin kamyonların tırların
Hep bin oldu tarlalarda birlerin
Her taraftan bin bereket akıyor
Alan alır, garibanlar bakıyor

Eskilerde ne insanlar yaşardı
Her taraftan güzellikler taşardı
Ali ulvi bu destanı başardı
Bizler gördük anı kalsın yarına
Tamah etme bu dünyanın varına
26 mart 2014

Ali Ulvi Şahin
Kayıt Tarihi : 25.6.2014 13:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ali Ulvi Şahin