Korkuyor musun yarınlardan?
Işıktan aydınlıktan,
aymaktan aydınlanmaktan?
Kulakların tıkalı,
ya bu coşkulu irkiliş,
hangi sesin hülyası?
Yelkeni saklamışsın,
rüzgârı haklamışsın,
deniz tuzlu gemi çürük,
söyle ey düşleri kaçık,
kaptanı neylemişsin?
Ürküyor musun görmekten?
Dokunmaktan işitmekten
ninnisiz beşiklerden,
kapısız eşiklerden...
Er dediğin erişir bir yola,
ya bu revansızlık hangi yoldan?
Korkuyor musun dimağından?
yokluğun ilk durağından,
ayazda çöl kurağından,
çöle düşen damladan…
Aslına yabancısın sen.
Özünün mayası neyden?
Haberin var mı bundan?
Yunmadan arınmadan?
Meydandaki dardan,
Kandildeki nurdan?
Madem bilgesin bunca,
öyleyse dem vur acıdan,
açlıktan susuzluktan,
zihne düşen çığlıktan...
Kendine bile tahammülün yok,
neden ürküyorsun yalnızlıktan?
El almaktan, umut olmaktan,
sarmaktan, sarmalanmaktan...
Dilin var amma lâl,
sesin tiz ve ham herhal,
yol bellenmiş her ahval...
Öyleyse bu ne kör bekleyiş böyle?
Duyduğun ulak sesleri değil,
umut hangi dergâhtan?
Günay Aktürk
www.gunayakturk.com
Kayıt Tarihi : 22.6.2017 06:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!