Hissiyat diye ne duygu kaldı, ne mücerret,
Nankörlük diyârlarında hiç kabul mu cürret?!
Ne bu cisimler, ne de sevgiler oldu agâh,
Nefes tükenirken tek şiiriyâttı hâbgâh.
Kâh fani sıratlarda düşmanım ihtiyatım,
Kâh varlığı yokluğa bürüdü itiyatım.
Bana yıldızlar da galiz, yalnızım şüphesiz,
Tanrı da artık bir o kadar uzak, sübh sessiz...
Tebrizli gibi sokaktayım gece ikide,
Sabaha karşı yitmiş inanç, bitmiş akide.
Tün vakti yıldıza kasteder yeşil, na-şükür,
O tasfirini eden Tiflis'te, naaşı Kür.
Fitne ve gürûhu daimi ebedileşmiş,
Bana ise kalan bu hiçlik, ebedi leşmiş.
Sözler aciz, körler rüyasında mütekabil,
Ruhum yanar, sanki Habil'den ayrılmış Kabil.
Ki daim öldüm, bin kez geçtim gövdelerimden,
Satırlarla birlikte içtim tövbelerimden.
Millî düşüncem de savaş altında, muhasır,
Zindâne uyuşukluk vücutta, tamu; asır.
Artık çâre değil ne bir kağıt, ne bir uhde,
Zifire yırttım umudu, kalsa da bin ukde.
O bedeni ki duvar olmuş, şekli örmekte,
Ahdlar kalmış harabede, sürekli ölmekte.
Ve cevapsız dûalarım, bi-haber amine,
Eser kalmadı kalemimde sevgi nâmine.
Ey ulu Tanrı'm, ömrümü çevirdin na-kâma,
Ne bir ses seda ettim, ne el attım ahkâma...
17.08.2020
Ergün MAMEDOV, Demlik Mecmua, 10. sayı, Kasım-Aralık 2020, s.36.
Ergün MamedovKayıt Tarihi : 15.1.2021 22:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ergün Mamedov](https://www.antoloji.com/i/siir/2021/01/15/ukde-45.jpg)