saat 10:30 ben hala yataktayım
bir yanım hadi kalk diyor
sende kalan yanım umutsuz üzgün
yorgunum yokluğunun ilk sabahında
radyo da acılı bir ezgi çalıyor
bir rüzgar esti serin serin
kulağımda bir fısıltı var senin sesin
ağlamaklı hava yağacak üstüme
bir kalem çektim ben seninle geçmişe
sen yoksun ama gözlerin karşımda
sana baktıkça gözlerimi alamam
ayırmasın ellerimizi mevlam
sen olmassan inan nefes bile alamam
bebek bakışlım sensin benim dünyam
kader buluşturdu kalplerimizi
yoksun nerelerdesin
kaçacakmıydın başlamadan sevdaya
ben burdayım sen nerdesin
yoksun ortalarda
eminim başın yine belalalarda
ben razıyım seninle mor aşklara
sıra bende ne dönüş var nede çare
elveda sevdiklerim
karar verilmiş kalem kırılmış
ben gidiyorum çıkmaz sokağa
aramayın bulamassınız
bir çiçeğin yaprağı gibi dökülmeye
bir gün seni görebilmeye
ölüm olsa da seni sevmeye
razıyım ben razıyım
uzak olsan ne fark eder
uyku alamamış iki mahsun gözle
karşındayım yine sabah sabah
bana söylediğin yıkan sözlerle
kendime gelemedim sabah sabah
korkarım artık güneş doğarken
akmasın gözünden mübarek yaşlar anam
dur sileyim ne olur
eğilmesin heybetli dursun başın
ver o mübarek ellerini öpeyim
duydum ki fidanımızı sökmüşler
ben gülerken ağlamak istemiyorum
sen giderken kalbimide götürme
şimdi iki yabancı gibi gözlerimiz
bıktım geçmişi hatırlamaktan
yalancının şahidi sözlerin
ürkek titrek cansız bedenin
yorulmuşsun bezmişsin geçmişinden
sanki bir sokak lambası gibi
yansam mı sönsem mi diye düşünen
sen ayrılıkların vazgeçilmeyen kadını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!