İnsanların tek çabaları asırlardan beri kendilerini, var oldukları dünyayı anlamak ve anlatmak için verdikleri uğraşlardan doğan yaşam serüvenidir. İnsanın kendisini, yaptıklarını başkasına anlatılması çok insanca bir şey...
Çağımızda hiç bir insan, hiç bir ulus, bir kuyunun dibine saplanan taş gibi saplanıp kalmak istemez. Baş döndürücü aktuel gelişmeler insanın kafasını öyle döndürüyorki bunları anlatmağa bazen var olan kelimelerin gücü yetmiyor. Teknolojinin yarattığı harikalar sayesinde bütün gezegenler kesfedilmiş, uzayın derinlikleri dahi ayrıntılarıyla ekranlara taşınmıştır. Uydu aracılığı ile yerdeki bir karıncanın kımıldanışı dahi gözlemlenebiliyor. Bunu da teknolojinin yardımıyla bilim adamları gün ışığına çıkarıyorlar ve bu buluşlar hayatımızı öyle kolaylaştırıyorlar ki, insan anında bir bir yerden bir yere ssaatleri kısa süren yolculuklarla ulaşabiliyor, haberleşiyor, olayların detayları hakkında hemen ve en yeni bilgilere sahip olabiliyor.
Bu baş döndürücü ve hızlı gelişmeler özverili insanların kendilerini insanlığa adamalarından, insanlık için bir şeyler yapmanın sorumluğunu kendilerine ilke edinmelerinden doğmuştur. Yoksa, bu gün de insanlık bin yıl önceki gibi ilkel şartlarda yaşamak zorunda kalacaktı, eğer bu özverili insanlar olmasaydı...
Bu sebeple bu çağda kuyunun dibine saplanmış bir taş gibi kalmak, insanlık için ölüme eşit bir şeydir. Gözümüzü açıp bu gelişmeleri engelleyen güçlere karşı, kollektiv bir güç yaratamazsak, karşıt güçler, kendi çıkarlarını kaybetmek istemeyen egemenler bu gelişmeleri her dönemde olduğu gibi engellemeğe çalışacaklardır.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta