Ona kadar saydım.
Vardığımda o yoktu sonbahar gelmişti.
Ağaçlarda sayıyordu
Yapraklarını dibine döktükçe sonunu.
Rüzgâr silip süpürüyor
Su akarında götürüyordu.
Onlarca son.
Sonunda belediye işçileri mola verdi.
İlkin ağlamıştım yağmur yağmaya başlamıştı
Sonra gülünce güneş aşmıştı
Rüzgâr dinince
Bir sabah uyanınca dışarı çıkınca
Ağaçların çiçek açtığını görmüştüm.
Onlarca ilk
Rüzgâr silip süpürdü belediye işçilerine pek gerek duyulmadı
Çiçek bilmezdim çiçek aşısı oluncaya kadar.
Ben Ayşe askılı tişörtüm
Minik eteğim var
Annem babam bizim çiçeğimizsin der.
Çiçek gibi açar çiçek gibi sevgi saçılırım.
Abim deli kanlı ablam fidan gibi
Abim spor ayakkabısıyla çalım satar.
Ablam kısa eteğiyle alımlı alımlı bakar.
Ben annemin ayakkabılarını giyer babamın bıyıklarını takarım.
Annem güzel kadındır, babam yakışıklı adamdır.
Annem güzel giyinir babam jilet gibi gezer.
Biz modern bir aileyiz der babam.
Annem hep mutlu gülümser.
Sokağımız iyimser mahallemiz sakindir.
Baharın şenlenir yazın sükûnetini bulur sonbahar hüznünü gülümser.
Kışın yağmuruyla yıkanır rüzgârıyla kurulanır.
Bazı seneler kar yağar bembeyaz kapımızdan içeri girer.
Gel zaman git zaman
Ben genç kız oldum abim ve ablam genç insanlar oldu.
Annem babam biraz yaşlanmış oldular.
Mevsimler bir birine karıştı ne soğuk ne sıcak.
Olmadık zamanda sıcak olmadık zamanda soğuk.
Zıtlık nedir diye pek düşünmezdim.
Akılda kalan şey zıtlıkmış meğer.
Bir şey söylenince zıddı hemen önem arz eden şeyleri hatırlatıyor.
Modern yaşamımızın zıddı
Çağ dışı yaşamlar görülmeye başlandı mahallemizde.
Yeşil boyalı gümüş kubbeli camimizi değişik insanlar sardı.
Çarşaflı kadınlar geçer oldu sokağımızdan.
Başı bağlı kadınlar çoğaldı.
Başı sarıklı adamlar bakışlarımızı keser oldu.
Babam cami seçer oldu.
Annem namazına daha çok kapanır oldu.
Annem babam namaz kılarlardı ama biz pek bilmezdik.
Sıradan gelirdi bize.
Şimdi çok belirgin eda ediyorlar namazlarını.
Babam daha emin gidiyor camiye.
Annem mahalle kadınlarıyla kuran okumaya toplanıyor.
Mahallemizde aleviler varmış hatta dinsizler deistler bile varmış.
Açık kadınlar kapalı kadınlar diye ayrılmaya başladı kadınlarımız.
Namaz kılan adamlar ve içki içen adamlar ayrımına vardık.
Sokağımızda görüp bilmediğimiz tinerciler peydahladı.
Onlar nasıl hâsıl oldu hiç anlamadık.
Çarşı Pazar karışmaya başladı.
Çarşı orta yerinden kelleşmeye başladı.
Farklı çarşılar peydahladı
Her kesimin çarşısı oluşup bir birine sırıtmaya başladı.
Caddelerde yürüyüşler ve eylemler olmaya başladı.
Protestolar ve cumhuriyet yürüyüşleri sıklaştı.
2 Temmuzda Sivas Madımak olayı patladı.
Ben kapandım kapanacaktım ta ki Ahmet’le tanışana kadar.
Sokaklarda yaşayan tinerci zannediyorduk oysa felsefe okuyormuş.
Tinerci çocuklara kol kanat geriyor muş.
Suça bulaşmamalarına çaba sarf ediyormuş.
Ailesi zengin ve tanınmış bir aileymiş.
Bir nevi iki hayat yaşıyormuş.
Çirkin ama çekici bir adam sanki yakışıklı adamdan daha yakışıklı.
Yaşam felsefesi her şey insanlar için olduğu yönünde.
Savaş ve hastalıklar insanlar için
Birbirlerini gerçek anlamda tanımaları yönünde bir gereklilik
Yaşanan her olgu düşünce akımlarının tesirinde
Vuku buluyormuş.
Sosyolojik ve psikoloji akımlarının bir sonucu olarak
Kırsaldaki cemaat yapılaşma kentlere de yayılarak kendini izlemesiymiş.
Tabi iç ve dış güçlerin kontrolü dâhilin de.
Buda aşılacak tabi diyor.
Mevsimlerin değişmesiyle sosyolojini ve psikolojinin değil
Sanayinin bir etkisini söylüyor.
Ama her şey bir birine bağlı olduğundan
Neden olarak görülmesi normal diyor.
Ahmet’le bir şeyler yaşadık ama evlenmedik.
Ahmet’le aşk yasadığım için kapanma ihtiyacı duymadım.
Aşka kapansaydı sanırım bende kapanırdım.
Şimdi kırklı yaşlarda bir kadınım.
Eşimden ayrıldım.
İki çocuğumla aynı mahallede aynı sokakta aynı evimizde oturuyorum.
O bir zaman yaşanan olayların tesiri yitti.
Mahallemizde her farklılıkta yaşamlar bir uyum içinde görülmekte.
Kimse kimseye pek karışmaz.
Açık giyinen kapalı giyinen insanlar özgürce bir arada yaşamakta.
Yalnız bir hayli zengin fakir uçurumu açıldı.
Lüks dükkânlardan lüks tüketim yanında
Çöpten beslenen insanlar bile var.
İsyan pek yok.
Ama tabi ki insanlar huzursuz onca banklar kredi dağıtırken.
Eşin dostun para isteme durumu tedirginlik yaratıyor.
Sokakta dilencilerin artması hoşgörüyü gizliyor.
Tasvir edilemeyen bir korku bizi bir arada tutuyor.
Buda çok vahim durum aslında.
Ufuk yağmaz mı hiç.
Ağaçlar çiçek yağar ilkbaharda
Meyve yağar yazın
Yaprak yağar sonbaharın
Kış kar topağı…
Kayıt Tarihi : 22.10.2025 12:34:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!