Ufuk Çizgisinde Aşk Şiiri - Aynur Uluç

Aynur Uluç
498

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Ufuk Çizgisinde Aşk

Nazeyne, eski bir sahil kasabasında tanımıştı Yilmi’yi.Ve, o günden sonra tüyünden yapılı kolyesi gibi taşımıştı ismini koynunda. O duysun diye, köpüren dalgalara söylemişti en güzel şarkılarını. Hüznünü denizin terine, yüzünü İnanna’nın tenine akıtmıştı.*

Yilmi’ninse, başını denizden çıkarttikça söylediği, kocaman cümleleri vardı. Ve inadına kısık gözleri. Öyle ki, gecenin kâbusunu, gündüzün düşünde seçebilirdi. O da sevmişti Nazeyne’yi kendince. Gökyüzünde taklalar atarak süzülüşünü, denizine yaklaşıp gülüşünü, her rüzgârda yeniden üzülüşünü sevmişti. Köpüklü dalgalara söylediği ezgiler, dolmuştu kulağına zamanla.

Cinsiyeti önemsiz, bedeni silik çizip; ruhları tarifsiz örten bir sevda başladı aralarında.Yeniden tanımlandı aşkın dokusu. Fermanlardan konuşuldu aşka engel, ve dermanlardan; “an”a çengel atmaya sebep. Belli ki; binbir kılıkta, binbir sınavdan geçecekti yolculuk.

Yilmi, sularda dans etmeyi seviyordu; Nazeyne, bulutları teyellemeyi. Yilmi bezirgân başı olunca, Nazeyne “Aç kapıyı” diyordu. Tat yeniydi, heyecan neşeli. Ne var ki; yeni de olsa her beden, genlerden örülüyordu. Mayasına, çağlar sinmiş eşler, eski gülüşler, terk edip gidişlerin tortusu karıştı her geçen gün. Güneşin, dolunayın hikâyeleri; dağların, ağaçların ninnileri aktı heybeye usulca. Sessizliğin sezgisinde yol üstüne yol almaların sevdasına, önceki kavşaklarda tıkanıp kalmışlıkların yorgunluğu eklendi. Yol sarpa sarınca eridi kalkanları. Başka sesler, başka kuşlar girdi sahneye.

Kendilerini yaban seslere ses katar, yola çamur atar buluverdiler. Birbirine dokunmamaya kararlı parmakların izine bulaştı aşkın zehiri. Birisi, söylediği kocaman cümlelere için için inanmazken, diğeri o cümleleri giyinip, uçan halılardan düşüveriyordu ansızın kan taşlarına. Çaresiz ayrılacaktı yolları. İkisi de, masalcı dedenin düşlerine binecek olsalar da bir gün, belli ki ayrı ayrı açacaklardı gül kapısını.

Birlikte duydukları son ses, salaş bir meyhane masasıyla hayali hastane odası arasına gerilmiş köprünün gıcırtısıydı. Hasta çıkmıyordu gecenin sabahına ve ilk günden kendine kefen biçen aşklar, hak etmiyordu yarını.

Aynur Uluç

*İnanna: Sümerlerin Aşk tanrıçası

Lacivert 2010 / Sayı 32

Aynur Uluç
Kayıt Tarihi : 29.9.2005 15:47:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ramazan Topoğlu
    Ramazan Topoğlu

    'Aşka ilişkin bir şiirsel öykünün tregedya arasında bir replik biçiminde söylenilişi bu' diye aklımdan geçti.

    Nazeyne ile Yilmi'nin aşkı. Denizler ile göklerin. Göklerde uçan ile denizde süzülenlerin.

    Nereden bulursun Nazeyne ile Yilmi isimlerini? Bu şiirsi öykünün prozodisiyle harika biçimde bağdaşan. Nazeyne ve Yirmi. Demek dudaklar açılmadan söylenilen ince harfler balıklara yakışmaktadır. Kanatlarını açarak gökyüzünde yüzen kuşlara da iki dudağın birbirinden uzaklaştığı harfler.

    Denizdeki aşkı duysun diye köpüren dalgalara söylemiş şarkılarını gökyüzündeki. Sulara pike yaparak. Aşkının karşılğını görünce gökyüzünde taklalar atarak.

    Aşka engel fermanlar,
    Aşka çare dermanlar,
    Başka sular, başka kuşlar

    Ve İLK GÜNDE KEFENİ DİKİLMİŞ AŞKLAR. YARINI HAKETMEYEN. Sanki uzun bir öykünün özeti.

    Aşkın habersiz sınırını anlatan cümle müthiş.
    Var'ların yok edilişi de.



    Cevap Yaz
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara

    Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
    Yollar bir yumaktır, uzun dolaşık.


    Diyen şairin sesi kulaklarımızda okumaya başlıyoruz şiirsel öyküyü..

    Aşk, sadece aşktı oysa. Demiş Aynur Özbek Uluç

    Net bir dille, şiirsel olmayan bir dillr bunu Octavio Paz nasıl açımlamıştı.

    Aşk, kendi kişiliğimizi tanıma ve bunu yaparken de ondan kurtulup varlığımızı bir başka kişide gerçekleştirme yönünde bizi zorlayan ikili içgüdülerimizin en açık seçik örneğidir. Bu ikili içgüdülerimiz, ölüm ve yeniden yaratma, yalnızlık ve birlikteliktir. Ama aşktan başka şeyler de var. Her insanın yaşamında hem ayrılma hem de birleşme, hem çatışma hem de uzlaşma sayılabilecek dönemler vardır. Bu dönemlerden her biri bir yalnızlıktan kurtulma çabasıdır ki onun hemen ardından kişi kendini çok yabancı bir ortamda bulur.


    Davetsizdi. İtaatsizdi. Var olduğu kadarıyla vardı hep. Yok yanını var etmek, âşıklara kalırdı. Onlarsa; bunu bilerek “var”ını “yok” etmeyi seçtiler aşkın. diye sürdürmüş sözlerini Aynur Özbek Uluç ..

    Söz burada ''Onlar'' derken Nazeyne ve Yilmi ile sınırlı diye düşünmeli miyiz acaba??

    Aşk, ancak dışına çıkılınca hakkında konuşulabilir diye bir söz okumuştum..

    Ama bu yazı öyle bir ''ufukta'' yazılmış ki yazarın bir ayağı aşka basarken diğeri ile akla ve konuşulabilirlik düzlemine basıyor..




    Cevap Yaz
  • Metin Köse
    Metin Köse

    'ilk günden kefeni dikilmiş aşklar hak etmiyordu yarını'
    Tam üç kez okudum. Kendime göre her satırında ayrı hülyalar buldum. Ufuktaki çizginin ne kadarı denize ne kadarı gökyüzüne aittir bilemez insan.
    Sevgilerle,
    Metin KÖSE

    Cevap Yaz
  • Ali Aydoğdu
    Ali Aydoğdu

    insan değiller onlar ?

    bin kurgu geldi aklıma , bin öykü , bin ışık yılı içerde bir coşku ....

    toparlayamadım bir türlü ... yine geleceğim demek ki bu mechûle

    Cevap Yaz
  • Fidan Boduroğlu Bulut
    Fidan Boduroğlu Bulut

    Aşk sadece aşktı oysa. Reglin beyaz pantolona çıkmış kırmızı lekesi kadar habersizdi sınırlardan. Davetsizdi. İtaatsizdi. Var olduğu kadarıyla vardı o hep. Yok yanını var etmek aşıklara kalırdı. Onlarsa bunu bilerek varını yok etmeyi seçtiler aşkın.


    okurken satırlarınızı düşünceler nasıl da hücum etti keliminize sağlık
    saygılar
    fidan

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (6)

Aynur Uluç