Yüreğine tüneyen bütün kuşların sesini dinliyorum
Güneşler topluyorum ellerinden, gözlerini içiyorum
Göğsündeki geniş topraklara ölümsüz güller ekiyorum
Kökünü şiirlerime ver gülüm, cemrelerini bekliyorum
Gecenin günle öpüştüğü yerde bütün yalnızlıklarımdan sıyrılarak, dalgaların kıyılarını unuttuğu yerlerde yürek sancılarımı dinlerim, sen kapımı çalınca. Bir yelkenli geçer gözlerimin önünden ve yüzümü yıkadığım bütün sularda seni görürüm. Yanarsın içimde, hoyrat bir rüzgâr kokunu getirir, susarsın, konuşmazsın, gözlerin bir dağ esintisi olur. Sürgün bulutlar yürür kelepçeli yüreğime, mavi bir aşkın deliğinden geçiririm sevdayı ve hüznün paytonunda seninle gökyüzünde dolaşırım.
Yollarımız burada ayrılıyor,
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Devamını Oku
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Göğsünü yineden yaşam iksiriyle dolduran bu acılar atlasında senli dizelerle kaplıca sularında kürek çekiyorum şimdi sevgiyle. Gün dönenceleriyle, dünümün ezgileriyle dilimde yine o bildik türkü gülüm. Bütün hendeklerinden atlayarak, aşkı sırattan bile saklayarak sana sundum suskun ellerimi şimdi. Auramda beyaz bir gül, avlumda soylu bir kısrak, yüreğine geliyorum.
Ekstraların geri dönüşümünü mutluluğa harcamanın çocuksu sevinciydi yüreğinin titreşimlerine uzanmak. Belki sesindi ödülüm, birikimlerimden dökülen umuttu. Sustun ve ruhundaki rengimi izlemeyi seçtin. Yastık dinlenceleriyle aklının gelgitlerini rüya dalgalarına bırak şimdi. Dudaklarının mumlarıyla sarmala düşlerini ve üfle gecenin siyahına.
. . . . . .
Ak kağıtlara döşenir sevdalı yürek tutsak yaşamın kıyılarından. Sesini duyurmanın çabasıyla türkü olur dilde, yaş olur gözde, şiir olur yürekte, düş olur gecede titrek mumun alev yansımasında. Üflediği mumun kararttığı gecenin düşlerinde kaybolanlara sevgilerimle...
Kuş cennetine düştüm gibi, sen gelince... Yüreğimde... Cıvıl cıvılım şimdi....
Yalnız gecelerim sıyrıldı karanlığından, sen bakınca... Yüreğime... Işıl ışılım şimdi...
Anlamsız nefeslerim, sebeplendi sevginle... Yüreğimi... Sere serpeyim şimdi...
Sen geldin ben çözüldüm buzullarımdan... Sen düştün.... Toprağıma.... Ben ısındım şimdi... CEMREM...
Yüreğinize ve kaleminize sağlık Selahattin bey... Yine güzel bir denemeniz siyahını aldı pazarımızın... Tebrikler...
Yastık dinlenceleriyle aklının gelgitlerini rüya dalgalarına bırak şimdi. Dudaklarının mumlarıyla sarmala düşlerini ve üfle gecenin siyahına.
Gecenin siyahında düşleriniz beyaza dönüşsün.Tebrikler üstad.
'Kopan çığ kütlesinin bütün kristalleri yüreğini bana getirir ayın şavkı ruhuma dolunca. Yüreğimdeki en sıcak kütlelere ulaşmadan gözlerin özenle ayıkladım vefanı ben, şiirler yakamozlarla dansa durduğunda, ellerimiz birbirini özlediğinde ve suskularımız yalçın kayaları dövdüğünde eriyecek hasret gül yüreklim. İşte o zaman fırtına kristal koylarında asla barınamayacak'
ve yine 'aşkın suskun ilahisi ' ve yine , yine kelimelerin dansı....yüreğinize, kaleminize sağlık.....
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta