Ufalanan Akılla Ego Şahane

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Ufalanan Akılla Ego Şahane

Ufalanan akıl yerine
Egonun şişmesi
Olmayacak mı tekli öğretiye
Birer, ikişerle evirmenin düşmesi?

Harareti, öfke sanatıyla (!)
Suyu din ile tartar olduk.
İsim verilişle her yıl
Yedi yüz yetmiş yedi kişi daha artar olduk

Akla, bilime hile katan*
Din ile alıp, iman ile satan**
Simsiyah yüzde, korkularıyla yatan
İşte bu mazbatan
Üzerine kurulu sosyal taban
Her bin beş yüz eli kişiden birinin adı olması mıdır şaban?

Ey Şaban
İbiş miydi ki anan baban?
"Dünya beşten büyük"
Dedikte haklıydın nicelimce
Salt mekanikti, organizeden berabersizlikle
Kalite ve kantiteden habersizlikle

Gırtlağın yırtılana dek, bağırdın
Avuçların patlayasıya, alkışladın
Sandık ki seni ironide şuuru müdrikeyle, intikal
Oysa özne-eylemseli sıkıştığında
Allah’a havaleyle; evliya, enbiya çağırdın
Çok mu zordu sana ki?
Anlayışça davranışta, ağırdın
Bu sağlamca ve bu bağlamca
Milyonlar da, birden büyüktür; demek niye mıntıkal
Anladım ki tavrın da; intihal
Neden uyan mıyor taban? ***
Denmesine bile yoktu mahal
...

Bir zamanda takılıp kalması
Kadınlar gününde, kadına okul diye;
Yeğliyordu saray haremi olan cariyeliği****
Hayata hazırlama olarak söylerleydi kariyerliği
Enderun’a (okula) gitmek adına, cariyelik

Evet, hem hayatı öğrenecektiniz
Hem de haremde cariye olmayacaktınız

Her iki söylemin alt tamlamı
Hayatı; seks kölesi, cariye olmakla
Dini; tecavüzle uğramakla öğrenecektiniz
Buydu cümlelerin tefsirle alttan anlamı

25.03.2016

Vuruk: travma
Kantite: Nitelik
Mıntıkal: Bölgesel. Tüme ait olmamakla marjinal olan. Sorumluluk, yükümlülük ve zekâ becerisi göstermeye gelince, neden üç beş oluşla azlıksınız? Anlamına.

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 26.3.2016 02:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


*Tübitak’a, Adli tıbba; tahribatlarla olabildiğince tecrübeden yoksunlukla yalan söyleten somutluklar. ** Kurumlar tecavüz etmediği halde; “Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz” Aile ve Kadından sorumlu bakan Sema Ramazanoğlu. Aklı başında olmak için, fecaati anlamak için kişi damda mı düşmeli? Yani sizi öldürene, bir kezlik sizi öldürür olmasıyla, katil demeyip; öldürmeye devam etmesi ve ettirilmesi anlamına katilin hizmetine engel olmayacaktınız! Rezalete kurum adına, kurum (Ensar vakfı) ardına gizletilmekle (tecavüze) , sahip çıkılıyordu! Çünkü kurumda din adına alıp satan bir çalışma yapıyordunuz. Ensar adı bile dini enstantane çağrışan bu tür anlama tezatla, panikteydiler. Üstelik bakanın bir tecavüz dediği, 3 yıl sistematik oluşuyla 45 çocuğa yapılan tecavüzdü. İşin ilginç yanı da şu. Tecavüzcü, tecavüz etmeyip te başarılı bir işe imza atsaydı, kurum buna bizim kurumun performansı diye sahip çıkıp, bu başarıyı reklam ve propaganda oluşla kullanacaktı. Tıpkı kimi kurumların üniversiteyi kazanan bir iki kişisini başarı ve performans gösterip, geriye kalan başarısızlık olan 98 kişiyi kaale almayan kurumsallıklar gibi. Eğer kişisel bir başarı, kuruma (tümele) mal ediliyorsa! Kişisel bir başarısızlıkta kuruma mal edilmeli değil mi? Ekip işi çalışma da takımlar ya da kurumlar yenince takımımız başarı sarhoşu olacak ta; yenilince kendisini sorgulamayacak mı? Unutmayın çocuklar, tecavüzcünün adına değil; vakıfın adına oraya geliyorlar. İşte bu Dünya beşten büyüktür sözünü alkışlayıp; diktatörlüğe kaçan, bir toplumun ve evrensel oluşun hukukuna değin savaş açan; "kaçak sarayına" karşı, "adalet sarayı"nın ve "anayasa mahkemesini" devre dışı bırakmanın karşısında olan diktatör kişiliğe karşı; 80 milyon, bir kişiden büyüktür diyememek te bu kapsamda tam bir akamettir. *** Kendi korkularını toplumun ve evrensel oluşun hukukunu, ayaklar altına almaya çalışan zulüm sarayına karşı verilen (güya Erdem Gül ve Can Dündar davasındaki) hukuk mücadelesinde; sivil toplum örgütlerinin ve sivil duruşun adalet sarayı önündeki biriken desteğin, az olmasına yazılan reddiyedir. ****Cariyelerin saray dışındaki bir hayatları, hemen hemen hiçti. Cariyelere öğretilen hayat ya da okul olan eğitim, sadece padişahın halvet odasında; aşk meşk işinde şehveti oluşla padişahın nasıl memnun edileceği yanında harem hiyerarşisi içinde olan tutumlarının nasıl olması gerektiği öğretiliyordu. Köleliğin kötü olduğu hiç öğretilmezdi. Aksine kulluk öğretisi en temel öğretiydi. Padişahın ölmesiyle tahta verasetçi doğurmasınlar diye; cariyeler ölen padişahtan belki de gebedirler diye boğazda suya atılıp, boğulurlardı. Bir padişahın tahta çıkması nedenle eski padişahın cariyesi olanlardan bir gecede 280 cariyenin (kadın kölenin-seks kölesinin) boğdurulduğu kayıttadırlar (Deli İbrahim'le) . İşte bir zamana takılıp kalmanın öve öve söylediği saray cariyesi kişi kadının hayatı öğrenmesi, bu kadardır.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya