Ufaklık Can Şiiri - Atilla Adsay

Atilla Adsay
213

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Ufaklık Can

Yaşları sekiz ve dokuz civarında çocuklar, okul bahçesinde futbol.oynuyordu
Kimi pas istiyor, kimi kaçırdığı gol için arkadaşına kızıyordu. Yaşça büyük olanlarda diğer miniklere hep bağırıyordu. Belli ki bir taraf üstün, karşı kaleye İse goller yağıyordu. Galip taraf sevinç içersinde maçın sonunu sabırsızlıkla bekliyordu. Artık ortada ne iddia varsa bilemiyorum. Ama bu kadar hırsla oynanan oyun bir iddianın var olduğu gösteriyordu. İnsanın o an çocuk olası geliyordu. Hem de yenilen tarafta oynamak istercesine.

Gideceğim yeri çoktan unutmuştum. Dalmıştım çocukların maçına, bedavadan maç izliyordum.Gişe kuyruğu yok, bilet parası da yoktu. Doyunca futbol ziyafeti içerisindeydim. Bazen karşı tarafa gelen topa, oyuncunun yerindeymiş gibi ayaklarımı sağa sola sallıyordum.
Maçın heyecanına kendimi o kadar kaptırmıştım ki, olmadık yerde bağırıyordum. Bazen de galip taraftan bir iki çocuk, bana doğru geliyordu.
-Ya amca sana ne oluyor? Niye karışıyorsun? diye itirazda bulunuyorlardı.
Ben sessizliğimi muhafaza etmekten başka çaremin olmadığına inanarak sakinleşiyordum.
Maç doksan dakikaydı. Üstelik mahalle çocuklarının kurduğu bir takımdı.
Biraz sonra maç bitecek, tekrar bir araya gelip kaynaşacaklardı.Ben yerimde duramıyor ve dikkatlice izliyordum.Bir ara gözüm ufaklığın birine takıldı.Her tarafa koşuyor, gol atmak istiyor, çabalıyordu. Ama hızlı koşamıyordu. Sonra baktım ki ben maçın heyecanından ufaklığın ayaklarına bakamamışım.
Daha sonra niçin koşamadığını ve gol atamadığının sebebini anladım. Giymiş olduğu ayakkabının teki neredeyse, benim ayağıma gelecek büyüklükteydi. Sol ayağında ki ayakkabının teki ise idare ederdi.
Artık topa ve oyunculara bakamadım.Gözlerim ve beynim, ufaklığın ayakkabısına odaklandı. Maç bitene kadar çocukluğumu, sahanın içerisinde bir sinema solunuymuş gibi izledim. Bir yanda maç, diğer tarafta geride bıraktığım çocukluğum.. O anda film şeridi gibi geldi geçti gözlerimin önünden.Nihayet maç bitti.Galip taraf seviniyordu çığlıklar atıyordu.

Benim ufaklık, yenilen taraftandı. Başını önüne eğerek yavaş adımlarla ilerliyordu. Elini cebine götürüyor, arkadaşına cebinin astarını gösteriyordu Yaşça büyük olan, takımın kaptanı herkesten para almıştı.
Bir tek ona sinirleniyordu sesleri bana kadar geliyordu paran yoksa niye oynadın diye laflar sayıyordu.Göğsüne vurarak itekliyor küfürler ediyordu.Bir ara geri geri giderken büyük olan pabucu ayağına bulaştı yere düştü.
Daha fazla dayanamadım koştum onlara doğru..Beni gören büyük çocuk, ufaklığı bırakıp kaçar gibi uzaklaştı. Her halde beni, abisi veya yakını sandı.
Elimi uzattım ufaklığı yerden aldım ayağa kalkarak sağ ol amca dedi ve üstünü başını temizlemeye başladı.
-Bu çocuk senden Ne istiyor? dedim.
-Para dedi.
-Ne kadar?
-bir lira
-Tamam AL sana bir lira, götür ver dedim.
-Hayır amca ben kabul etmem.Hem biz yenilmedik onlara, hep kaptanın bencil davranışından gol yedik.
-Bırak değerlendirmeyi sonra yaparız.Sen şimdi bu parayı götür arkadaşına ver. Beni de abın olarak tanıt onlara.
Ufaklığı zar zor ikna ettim. Bir lirayı aldı ama, bir şartla aldı borç olarak.. konuşarak yavaş adımlarla diğer çocuklara doğru yürüyorduk.
Biraz emin bir şekilde uzattı parayı takım kaptanına,
-Al dedi
Bak bu benim abim bana parayı o verdi.
Ufaklıkla el ele tutuşarak bahçenin içinden çıktık.Başladı bana sorular sormaya.
Başıma geleceği sezmiştim. Bir yanda da boğazım düğümleniyordu konuşamıyordum. Bu çocuğun beni ağlatmasına izin vermeyecektim. Elimden geldiğince sorulara kaçamak cevaplar veriyordum.
Sonunda sıra bana geldi. İlk aklıma gelen,
-Baban var mı? diye sordum,
-Hayır yok dedi.
İkinci soruya gelince,
-Annen var mı dedim
O sorudan da sınıfta kaldım.Yine cevap olumsuzdu.Bizim ufaklık, benim gibi küçük yaşta yetim kalmıştı.

sohbet ederek şehir merkezine kadar gelmiştik. benim isteğim de buydu zaten..biz iyi bir ikili olmuştuk.Önünden geçtiğimiz mağazanın camekanın içinde, spor ayakkabıları duruyordu.Sanki al beni cazibesi veriyordu.
Bir elim ufaklığın saçlarında geziyordu. içim bir tuhaf hal almıştı.Bir an önce bu ufaklığı sevindirmek İstiyordum.
Bundan sonra maçlarda iyi bir ayakkabı ile oyun oynamasını istiyordum.
Mağazanın içine girdik 32 numara bir ayakkabı aldım.
Ufaklık çok sevinmişti.Durmadan teşekkür edip duruyordu.
Yüreğim çırpınıyordu. Haydi sevindirmişken birde eşofman da al diye beni dürtüyordu.
Artık dayanamadım mağazacıdan,
-Bir takımda eşofman ver dedim.
Saatler geçmişti o kadar sohbet etmiştik ki, ufaklığın adını bile sormamıştım. Döndüm
-sahi senin adın ne? dedim
başladı gülmeye!
-ilahi amca hiç sormayacaksın sandım.Benim adım Can dedi.
-Benim de Ali.
Tekrar tokalaştık. Birbirimize memnuniyetimizi tazeledikten sonra, artık ayrılma zamanımız gelmişti.
-Haydi artık veda zamanı geldi.Birden suratı düştü.
-Hangi mahallede oturuyorsun? dedim.
Bir an bana cevap vermedi,
-Ne oldu beni bir daha görmek istemiyorsun galiba dedim.
-Yok amca sen yanlış anladın.Ben seni bir daha göremezsem diye üzülüyorum. Şimdiye kadar hiç kimse bana böylesine babacan davranmamıştı.Ne demek görmeyeceksin. Ben belediyede çalışıyorum geldiğin zaman beni kime sorarsan yanıma getirirler. Tamam da Ali amca yakında biz buralardan gideceğiz.
-Nereye? dedim.
-Dedemle ninem köye yerleşecekler şehirde geçimimizi yapamıyoruz.
-Doğru çocuğum şehir hayatı çok pahalı, bu fakirliğin gözü kör olsun.Keşke senin için yapacağım bir şey olsaydı.
Doyunca öptüm ve nasihat ettikten sonra ayrıldık can`la
inşallah şimdi iyi bir hayat sürdürüyordur. bazen düşüncelerimde onu düşünüyorum ve yüzünde ki mutluluğu hiç unutamıyorum.

Atilla Adsay
Kayıt Tarihi : 27.7.2008 17:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Atilla Adsay