Coşunca girye-dâr ın gönül telleri,
Uzanır gülün dalı bülbül-i şeydâya doğru.
Açılır ardına kadar diyâr-ı ud un kapıları.
Gelir uzaklardan sûzende sadâsı.
Vakit,vakit...
Altı eşik, üstü eşik,
Arası Sırât-ı Müstakîm.
Anlatır sır-ı meselini,
Şu sallanan boş beşik.
Okşadıkça sihr- sâz o latîf gerdanı,
İnletir Hüzzâm ı Nihâvend i Hicâz ı.
Susar Âlem dinler sessiz.
Tellerinde gizli, gizli ağlar Ruhların nefesi.
Ya Râb,bu nasıl esrâr-ı hüsn-ü andır? .
Çözülmez bilmecesi.
Ne Nil’in Râ’sı ne Olympos’un Orfe’si,
Bu ses,Sâhib-i Kainât’ın Sesi.
Ufuklarından yankılanan,
Bir gönül şehridir ud un.
Surlarını bekler MEHMED’i,yed-i EMİN’i dir BİTMEZ nöbeti.
30-01-2008.
Girye-dar:ağlamış.
Esrar-ı hüsn-ü an:gizli sırlar.
Suzende:yakıcı.
Sihr- saz:sihirbaz.
Bülbül-i şeyda:çılgın bülbül.
Sırat-ı müstakim:sırat köprüsü.
Sahib-i Kainat:Allah.
Kayıt Tarihi : 30.1.2008 17:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirimi yaşayan en büyük üstadlardan Udi Mehmet Emin Bitmez hocama armağan ediyorum.

giriftar olduk bu gece
Ud sesiyle uyandık
Nağmesiyle yıkandık
İyice
Tebrik ve Selamlar
TÜM YORUMLAR (1)