Konu
dönüp dolaşıp
aşktan açılmasın diye
lafı değiştiriyorum
her sefer
ak sakallı bilgeler
gibi
son veriyorum
yumurta tavuk ilişkisi
muhabbetlerine;
yumurtadan
tavuk çıkmaz
çıksa çıksa civciv çıkar diyorum
çıkarsız ama çatık kaşlı bir sesle.
dinlenilmediğimin ayırımına
varıyor küsüyorum sonra
yılgınlığım
gri geceler gibi uzuyor
gececi kadınların
dudakları
göğüsleri
ve kalçalarıyla
doluyor oda.
aşk muhabbetlerinden
uzaklaşmaya çalışırken
sinsi sinsi
yabancı yataklarda
buluyorum kendimi.
uyuyorum
otlar
çiçekler
sular
ve bütün balıklar gibi
uyuyorum sonra
yeniden doğmak için yarın.
votkalı
bir gece
düşüyle
susa
susa
susarak
susayarak
uyanıyorum ansızın.
Nazım’ın
yumruklu şiirlerini
okuyorum
bom avaz.
-mevsime
yakışan bir ses tonuyla-
sabahın
en kör
en kirlenmemiş bir vakti
sabah yeli vurdumduymaz
bir haylaz
işkillenip
erken ötüyor
horozlar
her yan kör avaz.
ucuz bir hayat yaşıyorum
ya da çalıntı
ve aykırı
bir yaşam.
çırılçıplak bir beyinle
çıkarsız
çıkıyorum sokağa
aydınlanmaya
kararsız alış
verişlerden
kaçıp
gayri
meşru muhabbetlerin
rengini değiştiriyorum
-şuh kahkahalar yakamda-
kırmızıya boyuyorum
tüm sevimsizlikleri
maviye boyuyorum
bütün sensizlikleri
en sevdiğim yeşil
yeşile boyuyorum
hayalini.
yalnızca
geceleri kurguladığım
düşleri
düşünüp
düşüyorum
düşman karanlığa inat
yollara.
ve
yalnızlığımı ekliyorum
ıslak sokaklara…
arkamdan yetişip
tutuyor elimi yalnızlık
en iyi arkadaşı oluyorum
kendimin.
yalnızlık
en iyi arkadaşım
artık.
sonuna kadar çekilmiş
bir işçi sigarasının
genizde bıraktığı ses gibi
bir yalnızlık.
acıtsa da
yıpratsa da
kanıksanmış
bütünleme yalnızlığı
benimkisi
en iyi arkadaşım
yalnızlık…
laf kalabalıkları
mevsimlik dedikodular
baldır bacak muhabbetler
goldü
gol değildi naraları
masaaltı ilişkiler
ve
masaüstü devrimleri
sebep yalnızlığıma…
ekmek kavgacıları
ve emek savaşımcıları
kalıyor geride
onlar da benden tembel
benden de kötümserler bu sıra…
yaşanan
erguvan bahara bile
dudak büküp
grev kırıcı bir yürekle
uzaklaşıyorum
onlardan da
Küba model infiratçılıkla.
atıyorum
kendimi
Temenyeri’nden
Tophaneye
Cilimboz’dan
Çekirge’ye…
aşk acısı
çektiğimi
gizliyorum
solgun yüzümü
çatık kaşımı.
hayat pahalılığı
aldı başını gidiyor
diyorum.
“neyin var şair? ” diyenlere.
ucuz bir hayat benimki
ansızın öleceğim
yalnız sarayımda.
yine de
korkmuyorum
uyku beklerken
soğuk yatağımda…
ağırlaşıyor
benim kokumla dolu odanın
havası
ağırlaşıyor
vücudum.
gözkapaklarım
ağırlaşıyor
uykunun beni
hatırladığını düşünüp
mutlanıyorum.
son sigaramı söndürürken
hafif açılıyor gözlerim;
gülüyorum.
her yana
teleferikler konduruyorum
gökdere’de elektrik üretip
gazoz şişelerine
Bursa yazı kuruyorum kış için
kuduruyorum
düşündüklerim
düşünülmüyor diye
sessizce bağırıyorum;
düşündüklerim başkalarının
bilincine eklensin.
sevgiliyi düşünürken
kopuyorum birden
akıp giden yaşanan hayattan
ya uyuyor
ya ölüyorum aniden
-hatırlamıyorum-
ya ölüyor
ya da
uyuyorum
ucuz bir hayat benimkisi
öyle
yaşıyorum işte…
Kayıt Tarihi : 25.1.2014 01:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
dizelerin dizilişi; buradaki gibi değil. siz hayal ediniz.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!