boşsun sen
peşpeşe tokmak iniyor suratına davulun
ötede durma yaklaş, bak kendine
kafanın içinde bir kadın soyunuyor
yüzünü örtüyorsun
neye yoksun ki
köprünün denizini seviyorsun
biraz yalan, güzel görünmek için
katlanılası için azıcık doğru
yorgunsun sen
bir ara ver
yıpratıyor kemirdiğin bedenler
adamın gölgesine saygıyla eğilirsin eyvallah
üç kuruşa almazsın adamın vazgeçilmezini, ne demeli
iplik, kumaşın kendisi değil
ucuz oyuncak tacirisin
hep açsın sen
işkembenin harbisine hiç dokundun mu
o gördüğün, içindeki dünya
dinsin tükenmez iştahın
vitrinleri sevdiğin kadar, bağlandın mı bir insana
kadınına arkadaş olabildin mi yağmur üstünüze yağarken
kadınla adam aynı şey, senle ben
şans okusun sen
felek altı yüzü şeş senin elinde
kaybederken beraberinde nelerin gidiyor
ya da kazandığını sanırken
teksin sen
bir diyormuşsun kendine
yetmemiş, kıymışsın aynadaki suretine
şimdi sussam mutlu kalmak için ölürsün
bir acının kabuğuna değmeyi denedin mi
dudaklarının arasında öyle hafif öyle sıradan yaşadılar ki
kalbe ait şeyleri ilkin senden duysaydım
inanmazdım insanda kalbin zaruretine
mesela ellerini bir maşa gibi kullandın
bir elin sevilirken, diğerini savmak için nasıl bir bahane bulursun
güneşli havada senin de için açılır
berrak sulara girersin, hiç yıkanamasan da
dost dediklerinin yüzüne gülersin doğrusu bu, öyle öğrendin
onları böylece kandırsanda
peşpeşe tokmak iniyor suratına davulun
…
(birnokta edebiyat dergisinde yayımlandı)
Kayıt Tarihi : 22.12.2010 11:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)