I. pars
uzun, sayrılı bir gündü
ve yağmur göğü giydiriyordu yalınkat.
geceyi burda geçirelim dedi, pars.
uçurumu dinledi bir zaman
ağaçları, dereyi…
silindi yankısı soluğundan
uğuldayan dağların.
kısıldı ağırlaşan gözleri.
II. kartal
düşürdü kanadını ensesinden göğün.
yele koşut bir ıslıkla
süzüldü kayalıkların üzerine.
dedi: ordan geliyorum, kartal,
koyaktan henüz aştı boran.
çatıldı soluğu uykuya önce.
tavsadı bakışları.
sokuldu usuldan yerkovuğuna.
III. şaman
tütsüledi bir nice zamanı şaman.
balkıdı in ağzı alazda.
uzayan gölgesiyle pars
belendi kızıl tüylerine kartalın.
bozkır yürüdü düşüne sonra;
seğirtti deli taylar
sürgülü eşiklerden.
dedi, sabaha diner fırtına.
Kayıt Tarihi : 18.3.2012 13:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Balık tutup mu verelim yoksa,balık tutmasını mı öğretelim?
Her ikisini de değil,sezdirerek öğrenmeyi,düşünmeyi sevk ediyor.
Yani deniz orada,olta da orada,kullanma klavuzunu çalıştır öğren diyor.
Tebrik ve teşekkürler Halide hanım.
Yiğidi öldür hakkını yeme.
KARTAL
Kartal asil kuştur, azade uçar
Akbabalar gibi, üşüşmez leşe
Gözleri keskindir, avını seçer
Burnuyla iz sürüp, konmaz beleşe
Dağlardır mekanı, yatmaz düzlerde
Cesaret okunur, keskin gözlerde
Avını yüksekten, kollar gözlerde
Zamanını bekler,yapmaz telaşe
Gözlerinde erir, korkunun izi
Hikmet-i fıtrattır, güçlü ön sezi
Pençesi mengene, kerpeten ağzı
Çevirir avını, sanki talaşa
Kanatları atlas, yelken misali
Süzülür boşlukta, yoktur emsali
Sanki özgürlüğün, gökte timsali
Sırtı dağlaradır, yüzü güneşe
haz
TÜM YORUMLAR (25)