Ne zaman seni düşünsem içimde bıraktığın boşlukta buluyorum kendimi, ve düşlerimin incelip koptuğu yerden sızıp gidiyor zaman, tutamıyorum o uçurumun yamacına tutunmuş ellerini, ben ne kadar yaklaşsam sen bir o kadar uzaklaşıyorsun ve gözden kayboluyor gözlerin, geriye zamanın aramıza ördüğü uçurumlar kalıyor, inceldiği yerden kopuyor uçurumlar, inceldiği yerden kopuyor insan,
Bir ben kalıyorum geride birde ölmeyi bile beceremeyen ağır yaralı cesedim uçurumun dibinde, kırık dökük cümlelerimi toplayıp bir şiir yazıyorum sana kan ter içinde, sen bilmiyorsun, aslında sen terk etmeyi bile beceremiyorsun, her sabah yeniden gidiyorsun benden, ve ben her sabah yeniden uğurluyorum seni içimden, sen gidiyorsun, ben üşüyorum, inceldiğim yerden kopuyorum her sabah, ve her sabah o uçurumun dibindeki cesedime geri dönüyorum,
Her akşam geri dönüyorsun aklıma, kırkı çıkmamış hayallerimize yaktığın ağıtlar yankılanıyor uçurumlarda, fırtına sonrası iki ceset gibi kalıyoruz yan yana, ama birbirimizden çok uzaklarda, ince yağmurlar yağıyor sonra, bir karanfil çiçek açıyor, bir kuş cıvıltısı çınlıyor kulaklarımda, bir umut var hala diyorum, yaşamak için bir umut, şiir yazmak için bir sebebim var hala,
Toplasam şimdi bütün kederlerimi, senli ve sensiz günlerimi, atsam inceldiği yerden kopan uçurumlardan, seni söküp çıkarsam sol yanımdan, birkaç yıl yarım kalsam, yaşamayı becerebilirdim belki biraz ağlasam, ama boş ver diyorum sonra, ne varsa inceldiği yerden kopsun işte, ne varsa inceldiği yerden kopuyor işte…
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta