Uçurtmamı İsterim Şiiri - Yüksel Önaçan

Yüksel Önaçan
146

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Uçurtmamı İsterim

Tahta okul çantalarımızı, o zaman oldukça bol olan oyun alanlarından birisinin ortasına yığar, topaçlarımızla(‘ayı’ derdik) iplerini sakladığımız bir yerlerden çıkarır, hava kararıncaya kadar çevirir, çevirirdik. Topacı olmayan arkadaşlarımız ertesi gün okulda şikayetçi olurlar, her nedense yasak olan bu meşgalemizi öğretmenimiz tek tek cebimizden bizzat çıkarır ve okul müdürüne teslim ederdi. Avuçlarımıza iki cetvel vurmayı da unutmazdı.
Bakkallarda bir sandığın içerisinde satılan topaçlar genelde ‘kabaralı’ ve etrafı pembe-yeşil-sarı boyalı olurdu. Amca ve ağabeylerinden ilgi gören şanslılarımız bu kabaraları söktürür, yerine sivri bir çivi çaktırırdı.

Topaç çevirmek hüner isterdi. Deneme-yanılma yoluyla bir hayli uğraşır ve gerekli yeteneği kazandıktan sonra, yerde dönmekte olan topacı, orta ve işaret parmaklarımızı kullanarak, hoop, avucumuza alıverirdik. Açık ve teknoloji kokusundan uzak temiz havada yüzlerce kez çevirmek için fırlattığımız topaç sayesinde kol kaslarımız herhalde kuvvetlenirdi.

Çarşamba ve Cumartesi öğle sonları, pazarları da tümden okul olmadığından, topaç, uçurtma, misket (buna da ‘bilye’ derdik) , ve çember, bizim kopmaz parçalarımızdı. Açık havadaki bu hareketlilik yediğimiz besinleri sağlıklı bir şekilde vücudumuza yaktırır, senede bir okulda yapılan aşılar sayesinde (o gün okuldan kaçmazsak) yatağa düşmezdik.

Bazen renkli kağıt, çoğu kez de gazete kağıdından, yapıştırıcı olarak hamur kullanılmış uçurtmalar, rengarenk ipliklerimizin elverdiği oranda gökyüzüne süzüldüğünde, bazen yumurtalı, bazen haşhaş yağlı, bazen da şekerli dürümlerimizi ısırırdık. Ve doymak bilmezdik; yanaklarımız pancar pancar yanardı...

Günümüz çocukları topacı kitap ve dergilerden tanıyor. Öğretmenler, “Öğretmenim, Hasan misket oynuyor; dersini yapmıyor,” diye şikâyet almıyor. Kaç bahar, kaç sonbahar geçti; gökyüzünde bir tek uçurtma göremedik. Birinci sınıf çocuğu, ‘Çetin, çember çevir.’ fişine yapıştırılmış, sadece çember çeviren çocuğa ait zannediyor çemberi. Ve aslını hiç görmedi; göremeyecek de...

Günümüz çocuğunun daracık odalarda oynayabileceği oyuncakları var, ağırpahalı.
Günümüz çocuğunun bir koltuğa tüneyip, saatlerce başını üzerine eğdiği tetrisleri var.
Günümüz çocuğunun, babasının-anasının içtiği sigaranın dumanları arasında da oynayabileceği atarileri var.
Günümüz çocuğunun, kendisini dört duvar arasında oynayabilme olanağı sağlayan zengin ana-babaları var.
Günümüz çocuğunun yediği pek çok besin değeri yüksek yiyeceği var ama yanakları pancar pancar yanmıyor.
Ve günümüz çocuğunun bol doktoru, bol ilâcı var. Onun için topaca, miskete, çembere, uçurtmaya hiç mi hiç ihtiyacı yok(!) .
Ve günümüz çocuğunun bilgisayarıyla, o bilgisayardaki sanal dünyası var. Oradan da çıkmaya hiç mi hiç niyeti yok.
Ama ben,uçurtmamı isterim...

Yüksel Önaçan
Kayıt Tarihi : 6.11.2009 11:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Zaten kendisi hikaye, daha ne hikayesi bekleniliyor ki...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Necla Özkan
    Necla Özkan

    ne güzeldi tadı damagımda kaldı abimlerin uçurtmaları
    geldi aklıma kuyruklarını koparımdım nasılda kovalardı
    beni of ya özledim o günleri
    yüregin dert görmesin abim

    Cevap Yaz
  • Âşık Çağlari Muammer Çalar
    Âşık Çağlari Muammer Çalar

    Harikasınız üstadım
    Gönül pınarınızdan kana kana içtim
    Yazan yüreğiniz hiç susmasın saygılar kaleminize

    Cevap Yaz
  • Ayşe Nur
    Ayşe Nur

    'Ne olduysa sokaklar oyunsuz ,oyunlar çocuksuz kaldıktan sonra oldu'diye başlayan bir yazı geldi aklıma.
    En büyük ve en uzun süren saklambaç oyununu oynadık çacuklarımıza aslında bizim yaşadığımız çamura toprağa bataçıka oynadığımız oyunlarımızı onlarla paylaşmayarak.
    Onları dörtduvar arasına kollama güdüsüyle yerleştirdiğimiz zaman başladı saklambaç,hala da devam ediyor,hala devam ediyoruz saklamaya...
    Seksek oynamayı,uçurtma uçurmayı,körebeyi,çelik çomağı bilmeden suni ve sanal oyuncaklarıyla güven içinde keyifli konforlu(?) bir şekilde ergenliğe zıplayacaklar.
    Oyuncağımız bozulduğumuzda kendi imkanlarımzla tamir ettiğimiz zamanları yaşatmadan bozulunca yenisini alarak ebeveyn olarak üzremize düşen görevi başarıyla tamamlamış olacağız,oluyoruz.

    Birgün gelecek bizlerin aktaramadıklarımız sebebiyle sorgulayacak , sitem edecek çocuklar,o zaman
    Kabulümüzdür her sitemin
    suçluyuz hüküm sizlerin

    demekten başka cevabımız olamayacak.

    Saygılarımla,

    Cevap Yaz
  • Arzu Yıldız
    Arzu Yıldız

    o uçurtmadan ve topaçtan bende istiyorum...akşamı cocukluğumu hatırlayarak devirmek bir başkaydı...yüksel hoca ellerine yüreğine sağlık...bu güldürmedi ama düşündürtü...saygılar

    Cevap Yaz
  • Lerzan Erdinç
    Lerzan Erdinç

    Siz uçurtmanızı alın, ben urganımı alıp arkadaşlarımla ip atlıyayım... Oooo çok güzel bir hikaye okudum... çocukluğum misafir oldu yine:)))

    Kutlarım Yüksel Hocam...
    Saygılarımla...
    L. L. ERDİNÇ

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (5)

Yüksel Önaçan