Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Bir rüzgâr aklımı alırdı
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım
ATTİLA İLHAN
Karşılıksız Aşk
Aşk yakıcıdır ama karşılıksız aşk, kavurucudur. Bu dizeler karşılıksız bir aşkın anlatımıdır. Sevgilinin bir bakışı, bakışı bile değil sevgiliyle gözlerin karşılaşması bile sevenin dünyasını alt üst eder. Sevgiliye ait bütün ayrıntıları bilmek ister. Olur olmaz ayrıntılardan kendine mutluluklar, ümitler çıkarmak ister.
Çöp gibi bir oğlan, ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Rakipler dayanılmaz derecede iticidir aslında ama neylersin ki sevgiliye şimdilik daha yakındır. Atı alan Üsküdar’ı geçmiştir. Sevgilinin ilgisini hak etmemesine rağmen o daha önce tanımış ve gül bahçesinde bahçıvan olmaya hak kazanmıştır sevgilinin gözünde, onun aklını çelmiştir. Bir adım öndedir bu açıdan ve arayı kapatmak, öne geçmek çoğu zaman imkânsızdır. Sevgiliden yüz bulamayan âşık rakibe diş biler ama bu da çözüm değildir ki…
Âşık, kanlı gözyaşlarını içine akıtmak zorundadır şimdi...
Sevgiliyi uzaktan da olsa görebilmek umuduyla âşık onun semtinde gezer. Olur olmaz saatlerde yolunu oraya düşürür. Limanda gemiler vardır onun hayallerini ateşleyen ve sevgiliyle birlikte kendisini uzak, kimsenin bilmediği ülkelere götürecek gemiler… Ama onun bu hayallerine bırak kuşları, ağaçlar bile gülmektedir. Başında ise kavak yellerinden öte akıl almaz bir rüzgâr eser.
Sevgilinin hiç olmazsa sigarasını yakabilmeyi istemektedir. Öyle dayanılmaz bir arzudur ki bu…Bir defasında o kadar yaklaşmış ve dikkatli bakmıştır ki bu işi yaparken, sevgili onu bu aşırı ilgisi nedeniyle gözleriyle azarlamıştır sanki..
Âşık, yakalanmış, buz kesilmiştir.
Sevgiliden yüz bulamayan âşık, kendi hayallerinde büyük, tutkulu bir aşkı besleyen romantik bir âşıktır. Kendini romanlarla, filmlerle avutmaktadır şimdi. Gerçek yaşamla sanal yaşamlar birbirine girmiştir sanki…
İşte yine limanda bir gemi, sevgiliyle uzak ülkelere gitmenin, kaçmanın tam sırasıdır; ama ah o sevgili! Böyle yakıcı bir sevdaya aşkla karşılık vereceğine, şimdi kalkıp yine “ O”na gitmektedir. Hem de yüzü solgundur. Sanki sevdiğinden, arzuladığından değil de bir mecburiyettendir bu gitmeler… Neden olmasın?
Âşık yine kendine bir ümit kapısı aralar gibidir…
“Kadın-koca ve sevgili” üçlüsü romanlarda filmlerde sıklıkla işlenir. Türk şiirinde bu konunun belki ilk kez ve bu güzellikte anlatımı şairin büyüklüğünü, anlatımdaki ustalığı ve yaratıcılığını kuvvetle hissettirmektedir.
Sedat DemirkayaKayıt Tarihi : 18.2.2010 16:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım... hem kalemiyle hem de yorumuyla fevkalade olan müstesna şairlermizdendir kaptan...
TÜM YORUMLAR (5)