Rüzgâr ağaçların dallarını ileri geri sallıyordu. Hava kısmen açık, kısmen bulutluydu.
Bir işim yoktu
Ben burda kimseyi de tanımıyordum
öyle dolaşıyorum
Bir yerlere girip çıkıyorum şehirde
Karşı tarafta, ağaçların arasından
beyaz kırmızı bir tren hızla geçti
bazen kendini gösterdi, bazen onu gözden kaybettim.
Rüzgâr ağaçların dallarını yavaşça sallıyordu oyana buyana.
Gökyüzü biraz kapalıydı.
Yapacak hiçbir şeyim yoktu.
Ve kimseyi tanımıyordum.
Boş boş dolaşıyorum, bir yerlere girip çıkıyorum.
3 KAT PENCERESİ
Sokakta annesinin peşinden koşan küçük bir kız gördüm, o durdu
ve kırmızı ceketinin düğmesini iliklemeye çalıştı.
Pencerenin önünde duran adam sigara yakmak için kolunu kaldırdığında gördüm.
Durağın karşısında duran otobüs şoförü
direksiyon başında Gazete okumaktaydı.
Belki şu ucuz, yüksek tirajlı gazetelerden biriydi.
İnsanları zehirleyen,
onların rüyalarına girerek
insanı yalanlarıyla öldüren bir yayındı.
Otobüs şoförü ne binen yolculara ne de rüzgarın salladığı ağacın dallarına
bakmıyordu.
Belki de gazetede çıplak bir kadın resmine bakıp hayel kuruyordu.
Otobüs hareket ettiği anda, çocuklu bir kadın zaten kapalı olan kapıya ulaştı ancak
şöför kapıyı açmadı ve onu otobüse almadan yola çıktı. Kadın ellerini arkasından
salladı ve küfretti.
Çok konuşan adamın, "Kaygılarım beni yiyip bitirecek!" dediğini duydum.
Hala karşısındakine kaygısını anlatmaya çalışıyordu.
"Ne denersem deneyeyim işe yaramıyor. Kendimi anlatacak kelimelerim yok.
Bazen ben de kendimi anlamakta zorluk çekiyorum. "Bundan sonra ne olacağını
bilmiyorum" dedi.
O sırada dar pantolonlu bir kız içeri girdi.
Yüksek topuklu ayakkabısıyla parke zeminde takırdıyordu...
gençti,
küçümseyen,
kayıtsız bir yüzü vardı ve seksiydi
Sert bir bakışla etrafına bakındı.
Merhaba demedi ama diyormuş gibi yaptı.
Sonra cebinden bir Walkman çıkardı ve biraz müzik açtı.
"Onun arabası var
güzelmi güzel
şoförüde var"...
Müziğini dinlerken,
genç ve kibirli kız kayıtsız yüzüyle
hafif dans hareketleri yapıyordu...
Pencerenin önündeki adam diğerine.
“Bazen hayatı tüm özellikleriyle anladığımı düşünüyorum.
Daha sonra nasıl bu kadar haddini bilmez bir değerlendirmeye varabildiğimi merak
ediyorum. Bazen en küçük, en basit detayı bile anlamadığımı fark ediyorum.
Günümü nasıl geçireceğimi bile bilmiyorum.
İçimdeki her şey içinden çıkılmaz bir karmaşaya dönüşüyor.
“Sokağa çıkmaya, hatta odamın kapısını bile açmaya korkuyorum”...
Bu sözler söylenirken kalktım.
Merdivenlerden inip dışarı çıktım
Sokağa.
Yapacak hiçbir şeyim yoktu.
Yalnızdım.
Hafif yağmur yağıyordu.
Yağmur damlaları alnımdan yüzüme
oradan da gözüme gözyaşları gibi dökülüyordu.
Ağlama isteğimi artık bastıramıyorum.
Yol kenarında yürüyorum
Acele etmeden.
öyle yürüyorum.
Çoktan karanlık olmuş.
Araçların ışıkları
parıldayan yıldızlar gibi yanımdan bir de,
ayaklarımın dibinden kayıyorlar
Yağmur gittikce şiddetleniyor
Ve ben....
Kayıt Tarihi : 10.6.2024 12:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!