Üçüncü Baharım Şiiri - Kudret Kobal

Kudret Kobal
138

ŞİİR


11

TAKİPÇİ

Üçüncü Baharım


Ömrümde bahar oldu mu bir sor

Sonra gel sen bul

Gelişinin anlamını adını da sen koy

Sana gel benim yarim ol demedim

İkinci bahar bile bitmiş

Gel şu cenazeyi kaldır da demedim

Az buçuk bir şey istedim

Habersizce bir kiraz mevsimi

Bir gece yarısı düşüverdim dilinden

Bunaltan sıcaklarda yağmur müjdesi

Beyaz bulutlar gibi

En ivedisinden bir imdat gibi

Seni istedim

Çok uzak yolların yolcusuydum

Kapına geldim duruldum

Gönül sarayının ebedi misafiri oldum

Senle olsun buradan öte yollar

Geleceği dönüşlere haram etmeyelim

Benim bütün baharlarım sen ol istedim

Üçüncüden başlasın sonuncusu olmasın

Bizimkisi çok farklı olsun istedim

Kışımızda olsun yazımızda

Ama baharlarımız seninle başka olsun istedim

Senin gelişin

Dudaklarımda yeniden canlanan

Çocukluğumun tebessümü

Çölde tek damla suyum

Kuru ekmeğime soğan

Tükenişimin ilacı umutlarım

Karanlıkta kaybolan çığlıkların sessizliği

Göz yaşlarımın intiharı olsun istedim

Sana çikletten çıkmış

Gazoz kapağında yazılmış gibi

Yalnızca sevdamla gelmemek

Sana çok eskilerden gelmek

Bendeki her şeyi getirmek istedim

Misketlerimi topaçlarımı

Teksaslarımı tommikslerimi

İlk okuldaki aşklarımı

Öğretmenime hayran bakışlarımı

Okuldan kaçmalarımı

Bir okul çantasına koyup

Getirmek

Üniversite yıllarımı

Haytalıklarımı sarhoşluklarımı

Evliliklerimi boşanmalarımı

Mutluluklarımı hüzünlerimi

Kaybolup gitmelerimi

Sonra kendimi bulmalarımı

Bir deftere kaydedip sana getirmek istedim

Sonra geçip karşına

Senin hangi zamanda geldiğini

Neden sen olduğunu

Seni neden sevdiğimi anlatmak

Sendeki çantayı ve defteri de alıp

Bir bavula koymak

Sonra elimi uzatıp eline

Seninle çok uzun bir yolculuğa çıkmak istedim

Bu yolculukta soluklandığımız bir mekan olsun

Adı da üçüncü bahar meyhanesi olsun istedim

Sönünce meyhanenin ışıkları

Gelince müzikle gölgelerin aşkı dile

Masa atalım yorgun kapının önüne

Fesleğenler düşsün bırak dokunma

İki çay bardağı rakı koyalım

Mezede yorulma

Bak kuşlardan iki lokma peynir kalmış

Hatta birazda aşk bulaşmış

Gelir yada gelmezler

Mum ışığına kapılan dostlarda

Ateşe yanan pervanelerde olsun

Yanımızda bize şahit

Köhne duvar asırlık kapı dursun istedim

Derdimin devası sensin sevgili

Fasl-ı muhabbeti kısa kesmeyelim

Rakı ile mezesi bahane olsun

Bırak devamı da keyfe kalsın

Geceleri uyku ile haram etmeyelim istedim

Her mevsim açan çiçekler olsun

Her çiçeğin adı ile anılan bir an

Her bakışının da bir anlam olsun

Çiçeklere kıyamam

Başında nurdan bir taç olsun istedim

İster zengin ister fakir olalım

İster yamalı ister incili olsun

Ama eteklerin

Beni görünce zil çalsın

Yanakların al al olsun istedim

Mevsimlerden ne olursa olsun

İçimizde hep üçüncü bahar olsun istedim

Başın omzumda yürüyelim

Rüzgar yormasın bizi

Saçların örtmesin gül yüzünü

Güzel gözlerin her an gözlerimde olsun istedim

Güneş yanmamız kadar yaksın

Yağmur istediği kadar yağsın

Soğuk bırak bize ne yaparsa yapsın

Ben seninle donup seninle erimek istedim

Güneş denize ilk düştüğünde

Taş sektirelim

Kim daha çok sektirirse

O en çok seven o olur derler de

Ben seninle hep berabere kalmak istedim

Balığa çıkalım oltamıza

Ne eksik ne fazla

Nafakamız kadar balık dolsun istedim

Balıkları una bula

Artan undan yüzeme maskaralar yap

Sonrada geç karşıma çocuklar gibi gül

Ben senin bu haline kızamayım istedim

Sen yüzüme böyle dalıp bakarken

Ben o günlere döndüm

Şurada tek kalmış bakkala git

Toz leblebi horoz şekeri alda gel

Şu kaldırıma da ben seksek çizeyim

Oldu bari tam olsun doya doya

Çocukluğumuza dönelim

Akşamda sağ ceplerimizi boşaltıp

Bozukluklarla lunaparka gidelim istedim

Dönüşte bahçede

Çamura el izlerimizi basıp

Ellerimizi üstümüze sürüp

Çamaşır makinesinin karşısında

Suçlu gibi durmak istedim

Sonra yastıkları kapıp

Vurma ya başıma diye bağırıp

Bir yandan da kaçıp

Yastık savaşı yapmak istedim

Ara sıra kaçamak yap meyhaneden

Uzaklaş biraz benden

İçime ateşler düşsün

Aklım yerinden çıksın da

Seni özlemek ibadet gibi olsun istedim

Git saclarını boyat

Ne renk olursa olsun

Yalnız benim elim saçlarında olsun istedim

Gözümün ucundayken bile

Buram buram hasret kok

Başımı döndüren kokun

Baştan çıkartan nefesin

Hep tenimde olsun istedim

Hele hele şehre her indiğimde

Senden uzak gecen her ana dellenip

Meydanda ki saatle bile kavga etmek istedim

Geç kalan dolmuşa

İkide bir inip binerek

Beni senden ayrı koyan

Zamanımızı çalan yolculara kafa tutmak istedim

Beni kov at sokaklara yalancıktan

Evde kal

Bana sürpriz iki kap yemek yap

Birde önümüz kış bana özen

Bana kışın beyazına yakışır

Bir kaşkol birde kazak ör

Rengi ebruli olsun istedim

Sonra ara ver her şeye

Gel kucağıma otur elinde kadehler

Bir şarkı mırıldan

Ben mest olayım

Senin nuruna bakmaktan

Müjgan yorgun düşsün

Elinle göz yaşımı göz yaşına bulaştır istedim

Bahçede toz toprak olmuş

Temizleyelim bir şeyler ekelim

Her ağacı sevdamız gibi büyültelim istedim

Sonra evimize girelim

Üstün başım toz içinde

Beni de yıka yumuşacık ellerinle

Dikkat et gözüme sabun kaçmasın

Mutluluktan ağlıyorum helalinden

İçine sabun haram katmasın istedim

Açık pencereden meltem girsin

Üstümüzde tutkudan başka bir şey olmasın

Titreyelim

Nedenini bir sen bir de ben bileyim

Sevişelim istedim

Ayın üstümüze vurduğu yerde

Nefes nefese olsun gece

Ben güle dokunur gibi dokunayım

Sen sarmaşıklar gibi sarıl

Yorganı tenimize ten etmeyelim istedim

Uykuya dalmadan

İlk günün ateşinde

Birde omzuna öpücük kondurmak

Tuzunu tadını içime doldurmak istedim

Kalkalım yataktan yada

Nerde söndürmüşsek mumu

Oradan kalkalım

Kurulalım bir sofraya

Kahvaltımıza bereketler dolsun

Sabah serinliğinde balkonda fesleğen

Ama masada bir tek çiçek sen olsun istedim

Elimizde bir fincan kahve

Masada vişne reçeli

Mutfaktan kızarmış ekmek kokusu da olsun istedim

Ve her sabah sarısına ekmek bandırılan

Yumurta gibi taptaze

Bir merhaba ile güne başlamak istedim

Horoz sesi kuş cıvıltısı arasında

Bir şarkı gibi gelen

Gürültülü konuşmalarının

Kendi kendine kızmalarının

Bir de bunlar kulağımdayken

Fırından yeni çıkmış dumanı üstünde

Bir ekmek sıcaklığında öpüşlerini istedim

Bir kuş sütü eksik olsun masada

O da kadı kızının kusuru olsun demek istedim

Hadi bu gün biraz lüks yapalım

Egeye şu en güzel yerden

Senin gözlerinden bakalım

Gecenin siyahı gündüzün beyazı

Bunlara alışmışken

Dünyaya bakarken gözlerimde

Birde senin alacan olsun istedim

Sonra uğrayalım bir parka

Dokunmadan çicekeere

Çimenlerde yuvarlanmak

Yeşile boyanmak

Sana çalmak sen renginde olmak

Sonra kurulup bir salıncağa

İçimizdeki çocukluğu sallamak

Kahkahalar atmak istedim

Hep yalnız geçerdim bu yollardan

Varlığınla onurlandım

Hatta çok duygulandım

Yalnızlığıma uzanan elini

Öpüp başıma koymak istedim

Bir yuvayı bir bahçeyi

Derleyip toplar gibi

Şu dağınık halimi toplamaya gönül verdin ya

Bende yanında adam gibi adam olayım istedim

Dağların en yalnızı Süphan

Sen de benim gibisin başı dik gururlu ama yalnız

Sen de benim gibisin çılgın yalçın ama sönmüş

Senden beni ayıran

Güneşe köle olmayan karların

Bende ise çaresiz tükenip erimiş bir yürek

İşte bu şiirleri yazan adam olarak

Yanında adam gibi adam olayım istedim

Seninle hayat çok uzun olacak belli

Hep yan yana

Hep birbirimize

El ayak olalım istedim

Toprağı yeniden yeşerten

Tohumları filizlendiren

Gökyüzünü yamalayan

Ve beni güzel duygularla dolduran kadınım ol istedim

Bir ağaca baktığımızda

Dalları yaprakları meyvesi de

Ağaçın kökü de kendisi de

Biz olalım istedim

Yıllar eskitse de yaşlandırsa da

Yıkılmayan dev bir çınar olalım

Etle tırnak gibi ayrılmaz olalım istedim

Bir gün aklansa da saçlar

Bedenimizi sarsa da yaşlı yıllar

Ruhumuzu hep genç tut

Bizi üçüncü baharımızda büyüt istedim

Nazım usta Abidin'i bilmem ama

Ben çizebilirim mutluluğun resmini

Hem de işin kolayına kaçmadan

Çizmem içinde hissettiklerimi

Aktarmam yeter beyaz bir zemine

Senin zamanını bilmem ama

Var mıdır bu zamanda bu resme değer

Var mıdır ki biz çizelim

İşin kolayına kaçmadan

Diye sesleniyordum Nazım ustaya

Elinde bir tablo sen çıkıp geldin

Bana mutluluğu getirdin

Senden Allah razı olsun demek istedim

Bir ilk okul birinci sınıf talebesinin

Sınıfına giren hayat bilgisi öğretmeni gibi

Sıfırdan başlayıp elinde büyür gibi

Yeniden okur yeniden anlar

En doğrusundan hayatı yakalar gibi

Seni hayat gibi karşılamak istedim

Öyle ya da böyle girdiğimiz bütün yollar biterdi

Bitmeyecek bir yolda el ele yoldaş olmak istedim

Şu küçük çarşı

Derme çatma tezgahlardan

Üstüne üç beş elbise alalımda

Köylü kızı şeherli yosma

Ama illaki benim yarim ol istedim

Geçerken bir de boncuk alıp takayım da

Sana nazar olmasın istedim

Gel rüyalarımın zamansız hırsızı

Hayallerimin ortağı olduğun gibi

Baharlarımın gönüllü mahkumu

Suyu huysuz acıyı tatlı kılan kadın

Ol istedim

Sen yürü ben arkandan bakayım

Hatta biraz laf atayım

Sonra bir ağacın dibinde soluklan

Ben sana bir bakayım bir daha bakayım

Yüreğime serinlikler güzellikler düşsün

Kelimeler yetersiz kalsın

Sana yarım kalan bir şiir yazayım istedim

Kudret Kobal
Kayıt Tarihi : 14.1.2024 13:27:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!