Yakarışlarımdan doğan huylarımla birlikteyim
taşlarla konuştuğum günler geride kalmıştır
şimdi dinelmek vaktidir
asma bahçelerine karşı Babil’in.
Bir atın kişnemeleriyle uyandım genç düşlerimden
binlerce sesle girdiğim bu dehlizden
ayartılarak çıkmalıyım önce
ilk ben doğacak kadar ergen
okyanusa yürüyecek kadar cesaretim olmalı.
Şairleri inkar ederek başladım şiire
sonbahara yaşama sevinci diyen ilk benim
şimdi ben bir çocuğu öpersem
iğneler bırakırım kirpiklerine
uçuk suçlar taşır çünkü dudaklarım.
Tıpkı halet’i ruhiyesi içindeyim boğazların
gemiler yanaşıyor kıyılarıma, yanaşmalı bakışlar
demir atılıyor dişlerime, platinden
içime gömülmeliyim, sonra bir hortumla göğe çekilerek
kurmalıyım kendimi dişlerim sökülmeden.
Sınıfımı
piramitlere dair öykülere inanmadan geçtim
edebiyat derslerinden kalma birkaç tanımla
sağır bırakıldım kuşlu bakışlara.
Bir akşam
akşamın kıskançlığın rağmen
tünediğimde avurtlarıma
yanıp söndü içimdeki çağıltılar
oysa ben
hayata dair manalı sözler duymuştum.
Kayıt Tarihi : 20.1.2003 16:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!