hafif meşrep yalınlığında yalnızlığın
ve yılgınlığında aşka yenik düşmüş
hüzzam makamı çaresizliğin
dokunup kaçarken teninin her bir güftesine
senfonik bir hüzün çatısı bizi gölgeleyen
dur! diyorum dokunma
yorgun mısralarda gizlensin
söz sürme şiirin çıplaklığına
her bir teneffüs sahnesi inletirken nağmeleri
ses etme şair, sus! görecekler
tutamadığımız düş(üş) ler dil(l) enirken baştan ayağa
müebbet bir gerçeğe hükmedecekler
oysa...
bir bir anlatmak isterdim özgeçmişini hücrelerimin
çiy çiy dökül özgeleceğimin moleküler yapısına
daha çok doku/n şiirimin fütursuz anatomisine...
(ya) saklanabilirdik perdesi patlamış hayattan
flu bir ölümün ensesin(d) e
ya da (s) aklanabilir sancılı imgelerin izdüşümüne
yazılabilirdik hilkat garibesi kelemlere şiir diye
olmadı...
biz seninle şair çocuk
ıslak bir temmuz gecesinin kör saatinde
yapış yapış duygular tortusunda
ve bulacasında gözden ıraklığın
yan yana,
göz göze
diş dişe
bir şiirde yakalandık
şiire yakalandık..
eller yukarı desem şimdi
kaç şiir düşer parmak uçlarından
kırılır...
_______
Şiire vesile Kaan Özer şiirine teşekkürlerimle..
Dilek AkınKayıt Tarihi : 11.9.2008 22:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)