Kapı
Kapı çalsa,
Koşsam..
Hayır hayır.. uçsam
Kapıya hemen ulaşmam ve açmam lazım..
Bir saniye bile önemli..
Onu görmem lazım..
Görmem ve gülümsemem lazım..
Masayı da hazırladım önceden..
Neler mi yaptım? ..
Ne yiyeceğimiz önemli değil aslında
Öyle güzel mumlar aldımki bugün marketten, Rengarenk..
O kadar güzel dansediyorlar ki, yanarken
görmenizi isterdim..
Vazoda da papatyalar var üstelik..
ham kokuları doldurdu salonu.. mis gibi koktular
üstelik tam seyirlik
bembeyaz bir örtü sermiştim altlarına..
yemek tabakları mavi.. deniz mavisi
çok yakıştılar ama masaya..
yanlarında çatal ve kaşık kolkola..
bıçak koymadım.. ne bileyim yakıştıramadım oraya,
peçeteler gülkurusu ve sade..
salata tabağı başrolde vallahi..
çatlatıyor masadaki diğerlerini..
Kapı çalmadı…! !
Neden gecikti acaba?
Onu bekleyen şu güzelliği bilse o da uçmak ister miydi?
Uçsa gelmiş olmaz mıydı?
Offf…
Neden geçmiyor zaman?
Uzadıkça uzadı dakikalar..
Arasam.. mı?
Ama yoldadır, geliyordur..
Telaşlandırmak istemiyorum..
Nasılsa gelecek ya
Kapıyı çalacak.. bende koşarak, yok yok uçarak..
Ona hoş geldin deyip, gülümseyeceğim ya..! !
Elini tutacağım… ilk günkü heyecanla
Aaa örtünün kenarı kıvrılmış..
Hay Allah..! !
Mumların boyu kısaldı ama.. söndürsem mi şimdilik..
yok yok yansınlar..
Öyle güzeller ki..!
Nerede kaldı?
Erken mi hazırlandım acaba?
Söndürsem mi ışıkları..
Sadece mum ışığı aydınlatsa cennetimizi..
Ne kadar sabırsızlanıyorum..
Kalbim duracak sanki..
Nerede kaldı?
Aslında arardı geç kalacak olsa..
Ben arasam..! !
Yok yok.. üzülür sonra bekletti diye
Ama,
Ama bu kadar geç kalmazdı ki?
Yoksa..
Yoksa gelmeyecek mi?
Ama ben kapıya uçmak istiyorum..
Kalbimin bir anlık durduğunu hissetmek,
Kapıda ona hoş geldin derken gülümsemek ve
Ellerini tutmak istiyorum.. ilk günkü gibi..
Kapı çaldı…. Yaşasınnnn
İşte o geldi..
Canım geldi..
Koşmalıyım..
Yok yok.. uçacaktım hani! ! ..
evet
Uçacaktım ben
Uçtum da..! !
Kapının kolunu tuttuğumu hatırlamıyorum..
Açtım.. hemen ona sarılıp hoş geldin diyeceğim ya..
Sonra elini tutacağım ilk günkü heyecanla
O yüzden gözüm bişey görmüyor..
Ama…! !
Ama; bu da kim?
Buyrun..
Buyrun derken nasıl bir bozgunluk içindeydim
Onu da hatırlamıyorum..
O’nun adını söylüyor karşımdakı beklenmeyen misafir..
Bozgunluğuma sebep, hayal yıkıcı pis adam
Uçuşumun sonundaki istenmeyen ses
Neden onun adını söylüyor? ? ..
Anlamaya çalışıyorum ama..
Ama..! !
Olamaz kii.. hayır canım..
Nasıl olur?
Olamazzz..! !
Hayır diye haykırmak istiyorum..
Hayır öyle birini tanımıyorum demek istiyorumm..
O da kim?
demek istiyorum..
yanlış kapıdasınız, burada öyle biri yokkk…! ! ! Demek istiyorum…
Hayırrrrrrrrrrrrrrr…
Masamızda mumlar hala yanıyor..
Yine güzel dansediyorlar mı? Bilmem
Yok artık görevlerini yapamadıklarını düşünüyorlardır..
Masa etrafındaki sandalyeler boş..
Tabaklar boş..
Çatal kaşık; ellenmemiş olmanın hüznünde..
Peçeteler masanın üzerinde utanıyorlar..
Orada bulunmanın şu andaki anlamsızlığından belkide..
Salata figüran olmanın derdinde..
Başrol ona ağır mı geldi acaba?
Masa utangaç..
Masa pişman..
Bu kadar güzel görünmenin gereksizliğinden çaresiz..
Masa ağlıyor yaaa..
Mumları taşıyamıyor masa..
Mumlar da tükeniyor zaten..
En fazla 1 dakika daha dans edebilecekler..
Mumlar bittiğinde masa da utancından kurtulacak..
Çünkü masanın güzelliği kalmayacak..
Kalsa da kimse görmeyecek..
Ahhh be canım.. nerde kaldın yaaa? ?
F.A. “masalarınız hiç utanmasın, olur mu? ” 17.07.2006
Fatma AydınKayıt Tarihi : 1.8.2006 15:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!