“Ücra bir yere gitmek lazım,
dünya yokolursa
dünyanın sonuna yakın…”
diye düşündü gencadam;
varlığın orta yaşına muğlak, erkin
ama içinde zamanın
- yine de, kendi geleceğine yatkın.
Atladı Skoda Favorit’e
ve ehliyetini kullandı o ilk sefer,
ünideyken..
Diyar Sürücü Kursu’ndan
% 95’lerle,
80’li yaşlarda
becerikli bir hocadan kaptığı.
Ne olacak ki artık.
Kabile kabile su kapıcıları türemişti sadece.
‘Onlar da yer yer
ortaya çıkarlar …’
‘ Çok yer çölleştikten sonra,
benzin havaya klorofloro
verse kaç yazara tek bir araba …
İnsan nüfusu azaldı,
sığınacak güzel bir cennet vaha bulmalı.’
Arada
bir benzin istasyonunda durdu.
Medeni usullere göre hala,
bir madeni para kumbaraya attı.
Sevdiği çalmaya başladı müzik kutusunda.
Müzik hala müzik;
gerçekten evrenselmiş.
İki lokma bir şey yedi
ve yola devam etti
ama bu sefer arabasındaki
mp3 çaları da açtı –sonuna kadar.
pencereden sarkıttığı kolu,
yüreğinde hissettirebiliyor
daha Havanın rüzgarını.
Nicelik tükendi …
Öyle güzel bir yer bulmalı ki;
gelecek sanki bize akıyor …
Tek tek,
saçları, ince telli saçları
sallanıyor rüzgarın beşiğinde.
Geçerken gördü:
‘ 5 insan leşi serilmiş kalmış orada.’
Öldürmüşler.
Gerçi aynı eski barbarlık …
Mataralarını alıyorlardı şimdi,
“İçtiğimiz bizim,
içemediğimiz damlalar
kimsenin olmasın der gibi.”
ki damlayı da sadece
cümlede kullanıyorlar halen.
‘ Borsacı anlayışından
pek de bir farkları yok hala.’
Üstüne üstlük, öldürmeye de başlamışlar.
Buna dur diyecek bir yetkili için
kolunu bacağını da vermezler.
B.adamı Neville’in karşısındaki
gece gören ve karanlıkta çıkan orta yere
Matthias gibiler.
Omega Adam,
aynada kendine kaç kez baktın
ve güldün
kahkahalarla..
ve sonrasında somurttun.
(kaç kez satranç partileri tertipledin
hafif sarhoş,
açık iken penceren,
kukla robot karışımı adamınla hayali?
Çünkü sağlıklı bir durum olsaydı
dünyanın o içinde bulunduğu durumu,
önce gülümser sonra asardın surat.
Söyle, şimdi Rolex’in, oldu kaç kırat? –değerlendi mi?
Yoksa su mu pahaya artık bundan sonra binecekti …
(Puhu, sadece gözler,
işe yeltenecek ise insan bilincidir.)
Her neyse, asmadın kendini de
ama öldürdüler mi seni sonunda
-ve ruhunu, ruhunu Lisa’nın …
Bakın ne oldu.
Aslen öz Tendürek’e mahkum-netlikler
için bir zevk olacak
dağa çıkmak.
Yukarı doğru bir şerit başladı tırmanmaya
adamın elindeki direksiyonda.
Hayır, direksiyon bilsin ne; *
işte, çıkıyoruz dağdaki ormana.
Kokusuz
koca çilekler var mıdır?
‘Uçması arıların azaldı mı
yoksa sokmaları için,
duman hesabı, kızılderili Şef yamağı mı
olmamı bekliyorlardır
-tepelerden tepelere elçi? ’
Dünya uyandı desek,
dünya değildir uyanan -kasdedilen insan. *
Yukarıda istediğini bulabilecek mi? ;
Yağmur var, belki daha yakın.
Bir cennet vardı orada,
gördüğünde otoyol cellatlarını ateşlediği zıpkınla
adam yukarı vardığında.
‘Peki ya sonra? ’
‘sonra…” dedi;
sonra ne olacak:
Hala kuşkuları var
ancak merakı, olsa olsa,
hemşire ya da doktor kadar zarar verici
olabilir zaten hastalanmış bir organizmaya
-tekrar iyi etmek için …
: Zararsız bir nevi Cheshire kedisi
diyebiliriz belki de ona bu haliyle –faydacıl meraklılığıyla-
-Lewis Carroll’un…
masalın matematiğe az ağır bastığı yer…
Tek bir kişi bile görmedi burada.
Belki sonra görür.
İşte, bataklarında kalmayı seçen
bilinçten yoksun kurgu.. mezarlık kuzgunları gibi.
‘El ele vermekten savaş zamanları,
(yani) bundan daha ötesini
göreceklerini düşünürken;
bir de elde ne kaldı…’ diye düşündü.
Yokolurken yokolmaya birleşmek yerine;
kendilerini mi seçtiler kalifiye,
yok etmek için gene, kendilerini …
O an yağmur başladı.
Hafiften,
üzerine düşen damlaları hissetti.
Hiçbir yağmur duası etmemişti.
Ne uzak kendinden,
yakın abartıya ne de.
Oldukça zamansız bu yerde,
sanırım iç çekişleri bir nebze duyulmuştu.
Evet ya, belki de samimi dua buydu.
‘Cıvıl cıvıl
kuşlar rahattır insan eli daha seyrek,
böyle artık ormanda –seyir edeyim …’
Gönül ister
böyle yere gelen
daha bir huzurlu yeryüzünden,
artakalan değil
a m a ö z e r k a r ka f o n.
Arabasına döndü
ve torpido gözünde bir fener vardı.
Bitmiş pil akmamıştı
ama onları,
gene torpidodaki yedeğe sakladığı
kalem pilleriyle değiştirdi.
Ormanı araştırmak için
içlere doğru yürümeye henüz
demin karar vermişti.
Kayıt Tarihi : 14.6.2007 12:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Dünyada cennetler varetmek her zaman mümkündür ama insan nesli için dünyayı yok edersek tekrar geri gelmesini beklemek milyon yıllar alabilir. Yaşının bir misli daha yaşayacak güneş yanmasına değin, neden şimdiden buna yol açalım ki. Aklımız fikrimiz yok mu da? Hidromobil ve güneş enerjili arabaların çabucak yaygınlaştırılması ve yeni araştırmaların çok sıklaştırılması ve hükümetlerin de buna gerekli bütçeleri cömertçe vermesi dileğimle… En önemli şey, inatçılığın ve kibrin herhalde bırakılması gerekliliği. Bizimkilerin de az dünyada neler olup bitiyor, daha fazla eğilmesi lazım –sonucu bize de dokunur. Bir yandan yağmur azaldı, diğer yandan da nükleere evet ışığı yakıyorlar. Bir varlık içinde yokluk durumu yansıtıyorlar. Öğrenecek bunu dünya bir şekilde. Yersiz ve kötü inat, her koşulda felaketlere sürükleyen bir olgudur. (by June the 14th, it’s wished to be found out enough consciousness so as to close the circle of awakening as a whole.) Peace for Greenpeace… İlk bölümden başladı devam etti 13,14 haz. ‘07
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!