İçemedim, Kandevir’in suyundan,
Geçemedim derelerin kanından,
Vaz geçmiyor üçlü martin huyundan,
Öksüz kaldı ağlar sultan durmadan.
Bir yiğidi, Kandevir’de vurdular,
Sultan kızı öksüz, öksüz koydular,
Olmaz olsun Kandevir’in, dağları,
Genç yiğide, acımayıp kıydılar.
Bahar gelir, eller göçer ağlarız,
El gülerken, kara yazma bağlarız,
Olmaz olsun Kandevir’in yaylası,
Eller oynar bizse yara dağlarız.
Eller dağda kaval çalıp gezerken,
Sabah akşam cümbüş edip gülerken,
Çam beşikte, kuzusunu severken,
Gece gündüz demeden biz ağlarız.
Yüksel Şanlı er
10 Nisan 2010-04-09
Kayıt Tarihi : 9.4.2010 19:58:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Üçlü martin hikayesi. …./Yıl 1965 Arka Toros dağlarında adına Kandevir denen bir yayladayım,Bu yer rakım olarak 2100-2500 mt. civarında falan olan bir yerdir.Bu yerin her tarafında asırlık kara çam ormanları vardır çamlar öylesine kalın ki, sanırsın bunların bazıları o çamlık yerlerin arasında bulunan kaya mezarlarının bulunduğu mermer sütunların mermer aslan heykellerinin bulunduğu antik şehirle nerdeyse yaşıt diyeceği geliyor insanın. …./Bu güzel ormanın içindeki güzel yaylalardan birinde bulunan yazın yaylaya çıkan bir köy obasında misafirim, ev sahibim beni ormanın içini ve yaylalarını gezdiriyor ve de yaylaları ile olan acı bir hikayeyi anlatıyor. …./Ben anlattığı hikayeyi dinlerken gözlerim ormanın içlerindeki nadide çiçeklere takılıyor,ormanın içinde şırıl,şırıl berrak suların aktığı dere kenarlarındaki küçük yeşil düzlüklerdeki papatyaların ve renkleriyle çeşitli sülyenlerin çeşitli çiçeklerin,kekiklerin ve sonra kardelenlerin burcu.burcu koktuğu dağ lalelerinin envai çeşidinin kendini gösterdiği bir yerde geziniyordum. …/Ev sahibim dertliydi anlattığına göre, bu güzel yerin bir kısmı bir başka köyle aralarında itilaflıymış her iki köyde o itilaflı yerin kendilerine ait olduğunu iddia ederek başka köylerin o yöreye yazın gelmesini istemezlermiş. …/Bir bahar günü köylü toplanmış ve ilk baharda erkenden yaylaya koyun kuzu sürülerini göndererek, bu itilaflı yaylayı sahiplenmek istemişler. …/Bunu haber alan diğer köylüler de, derhal silahlanarak yaylayı basarlar ve iki köy arasında çatışma çıkar her iki köyden de insanlar ölür. Fakat bu ölenlerin içinde gencecik bir yiğit vardır ki, yeni evlenmiştir ve çok sevdiği kadınla mutlu bir hayat yaşarken beşikte yeni doğmuş Sultan ismindeki kızı beşikteyken öksüz bırakmıştır.Ve gencecik taze gelin olan annesinin yaktığı ağıtlar ise köydeki insanların yüreğini dağlar. …./Eşinin öldürülmesinden sonra, o dağlara o güzel yaylalara küsen genç anne bir daha o dağlara o yaylalara o günden sonra ne gider,ne de o güzel yerlerin adını anar. …./Köyünde herkes baharda hiçbir şey olmamış gibi yaylaya çıkarken, o anne köyünde çok sevdiği eşinin hatırası olan biricik kızı öksüz sultanla geçinir gider.
![A. Yüksel Şanlıer](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/04/09/uclu-martin.jpg)
TÜM YORUMLAR (2)