UÇUYOR KUŞUM
I
Akıyor nehir.
Uçuyor kuşum.
Ağlıyor dağlar.
Uçuyor kuşum.
Sıcak sıcak sıcak
Yanıyor şehir.
Yumamıyorum avuçlarımı.
Binip şehirler arası kara taşıtına,
Uçuyor kuşum.
Kuşumun yüreği buruk.
Kuşumun kömür gözleri yaşlı.
Kuşum, mavi mavi, sarı sarı, cıvıl cıvıl.
Ağır ağır hareketleniyor otobüs.
Camdan, usulca el sallıyor kuşum.
Gidiyor. Tatlı kuşum.
Ceylan gözlüm.
II
Biz kalıcı gelmedik bu dünyaya.
Gideceğiz geldiğimiz gibi sessiz sedasız.
Belki kuşum, birkaç damla göz yaşı dökecek ardımdan.
Belki birkaç zaman çiçek getirecek mezarıma.
Sonra, yeniden alışacak yaşamaya.
Ne akan nehir biraz önceki nehir,
Ne gülen çocuk biraz önceki çocuk,
Kuşum bindi otobüse gitti.
Ne dünya biraz önceki dünya.
III
Biz kalıcı gelmedik bu dünyaya
Ama yinede dehşet güzel bu dünya.
Üç adım ileride bir deniz.
-denizde vapur.
-vapurda insanlar.
-insanlarda yaşama sevinci.
Önümde tunçtan bir anıt.
Solumda taştan bir kule.
-kulede bin bir desen.
-kulenin önünde cıvıl cıvıl kızlar,
-resim çekilmekteler.
Arkamda kıvrılarak yükselen bir üst geçit.
-karınca yuvasına benzer gece gündüz.
Karşı bankta bir orospu kadın.
-müşteri aramakta.
-ona da ekmek parası gerek.
-parasız yaşanmaz ki.
Yanımda bir adam oturmakta.
-kelce gözlüklü biri.
-garip garip bakmakta bana,
“ne yazıyor bu acaba? ... diye.
Uçuyor güvercinler.
Konuyor sağıma soluma güvercinler.
İki genç geçiyor sarmaş dolaş.
Kuşumun özlemiyle doluyor yüreğim.
Kalkıp Kordona doğru yürüyorum.
Yüreğimde kuşumun hasretini taşıyarak.
IV
Kolumda kelepçem yok.
Ayağımda pranga
Boynumda zincir.
Dört yanım dört duvar değil…
Yinede yalnızım, bu yorgun şehirde.
Ellerini uzatıyor, binlerce insan
-ortada ben.-
Binlerce kanlı bakış üzerime yöneliyor.
-ortada ben.-
Üzerime yöneliyor, hepsi birden binlerce insan.
-ortada ben.-
Şehirler arası kara taşıtı homurtularla kalkmaya hazırlanıyor.
Yumamıyorum avuçlarımı.
Uçuyor kuşum! ...
Yalnız, yaralı, gözü yaşlı,
Ortada bırakıp beni.
V
Onlar, bildikleri gibi yaşasınlar,
Biz bildiğimiz gibi…
Onlar, milyonlara bölünsünler, milyarlara.
Görecekler, bölünmüşlüğün ne kadar güçsüzleştirildiğini.
Onlar; bir dilim ekmek için gırtlak, gırtlağa yaşasınlar.
Onların dünyasında savaş gemileri dolaşsın.
Roketler uçsun.
Susmak bilmesin mitralyözler.
Bizim dünyamızda, bir küçücük evimiz olsun;
Güller içinde.
Bizin dünyamız sevgiyle dolsun;
Kucak kucak.
Biz dünyamızda, bir buğday tanesini bile bölüşebilelelim. Kardeşçe.
Yinede uçuyor kuşum
Dön, geri gel! ...
VI
Bakıyor ürkek ürkek.
Açıyor kanatlarını kuşum.
Bırakıyor bedenini boşluğa.
Bu dünya eski dünya değil.
Gözlerde, bilinçsiz bin öfke.
Gözlerde yorgunluk…
Gözlerde çıkar savaşı.
Bir senin gözlerin başka.
Bir senin gözlerinde sevgi.
Bir senin gözlerinde yaşam sevincinin pırıltısı.
Bir senin gözlerinde bir yudum suyu, kardeşçe /bölüşebilmenin mutluluğu.
Uçacaksın madem, dinlemeyip beni!
Gözlerini sakla.
Vururlar seni sonra.
Gözlerin neden bu dünyaya,
Bu kadar yabancı diye…
VII
Bütün nehirler akar gider.
Bütün denizler dalgalıdır.
Bütün çiçekler bir gün gelir solar.
Bütün kuşlar uçar uçar uçar.
İş uçmak değil,
Biliyor musun avcıların sana tuzak kurduğunu?
Gözlerindeki bilinçsiz öfkeyi, /biliyor musun?
Silahlar hep sana yönelik.
Eller hep tetikte.
Vuracaklar seni ceylan gözlüm.
Uçma kuşum. Dön geri gel.
Ben avcı değilim.
VIII
Belki böyle kapanır bu yara.
Bir başıma gezmeliyim yorgun yollarda,
Sahil boylarında ayaklarımı ıslatmalı deniz.
Oturup, zavallı insanları seyretmeliyim.
-onlar beni görmeden.-
Gözlerdeki öfkeyi,
Yüzlerdeki telaşı,
Bitmek tükenmek bilmeyen ekonomik savaşı.
Karınca gibi koşuşup dursunlar sağda solda.
Benimse omuzlarımda,
Kuşumu yitirmişliğin yorgunluğu.
Şiirler yazmalıyım kuşum için
Yoksa beni öldürür,
İflah olmam sonra.
Belki böyle kapanır bu yara.
Kayıt Tarihi : 19.11.2014 16:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!